Mobil giriş için Tapatalk uygulaması kullanılabilir.
Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 0/5 - 0 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Beyninizi Tekrar Organize Etmek Kekemeliği Azaltabilir
koray
#1
Beyninizi Tekrar Organize Etmek Kekemeliği Azaltabilir
Milattan önce 106 yılında doğmuş olan Cicero’dan, 1950’lerde Hollywood’u kasıp kavuran Marilyn Monroe’ya kadar aynı dertten muzdarip birçok kişi var. Onlardan birisi de Kral VI. George. Peki bu kadar birbirlerinden alakasız yerlerde ve  zamanlarda yaşamış bu kişileri aynı yazıda buluşturmamızın sebebi nedir? King’s Speech filmini izlediyseniz bağlantı kurmanız o kadar da zor olmayacaktır ama izlemeyenler için de söyleyelim -merak etmeyin sürprizi kaçırmayacağım- bu kişileri ortak paydada birleştiren şey, kekemelik.
 
Günlük hayatımızda yürümek, duymak, dokunmak, nefes almak, konuşmak gibi olayları o kadar rahatlıkla gerçekleştiriyor ki birçoğumuz, bunların kolaylığının değerini kavrayamayabiliyoruz. King’s Speech filmini izlerken ilk defa rahatça okumanın, konuşmanın aslında o kadar da “kesin” şeyler olmadığının farkına vardım. Filmde, Prens Albert (Kral VI. George olmadan önce) birçok farklı terapist ve doktor ile görüşüyor ancak kekemeliği geçmiyor, taa ki doğru kişiyle karşılaşana kadar. Tabii bahsettiğimiz filmin konu aldığı olaylar 1930’larda geçiyor.
Artık günümüzde kekemelik üzerine daha çok çalışılıyor ve bu çalışmalarla birlikte tedavi yöntemleri de gelişiyor. Fiziksel egzersizlerle beraber travmaların ve psikolojik durumun da düzeltilmesi gerektiği görüşüne varılması gibi daha nice yeni fikirlere ulaşacağız muhtemelen.
Kekemelik konusunda 2012’de yapılmış bir araştırmanın sonucunda, bir haftalık terapi sonrasında bile kekeme olan kişilerin beyinlerinde değişimler olduğu gözlemlenmiş. Araştırmanın detaylarına inersek; 28 kekeme ve 13 kekeme olmayan birey çalışmada yer almış. Kekeme olanlardan 15 kişi bir hafta boyunca günde 3 seans olmak üzere terapi almışlar. Terapiye katılanlardan duydukları ve gördükleri  iki heceli kelimeleri telaffuz etmeleri istenmiş (zaman kısıtlaması olmadan). Terapi alanlar, kekemelik testlerindeki ortalama sonuçları ve kekeledikleri hece sayısı bakımından eskiye göre daha iyi sonuç vermişler. Terapi almayanların ise test skorlarında bir değişim olmadığı gözlemlenmiş.

Araştırmanın başında ve sonunda bütün katılımcıların serebral korteksinin kalınlığını ölçmek için nörogörüntüleme yapılmış. Ayrıca beyin dinlenir haldeyken de beynin farklı bölgelerinin etkileşimlerini ölçmüşler, bu durum dinlenme hali fonksiyonel bağlantısallığı olarak adlandırılıyor. Kontrol (kekeleme olmayan) grubuna kıyasla, kekemeleyen grubun beynin dil üretme ve konuşmada önemli bir yeri olan “pars opercularis” denen kısımdaki bağlantılarda kalınlık ve sağlamlığın azaldığı gözlemlenmiş. Yine kontrol grubuna kıyasla, kekemeleyen grubun beyinciklerinde (serebellum) artan etkileşim gücü gözlemlenmiş. Terapi alan grupta ise beyinciklerindeki pratik bağlantıların kontrol grubuyla aynı seviyeye kadar inmiş olduğu görülmüş. “Pars opercularis” kısmında ise bir değişiklik olmadığı bildirilmiş.

Çalışma yazarı Prof. Chunming Lu “Bu çalışma gösteriyor ki beyin, terapi ile kendini düzenleyebilir ve beyincikteki değişiklikler de beynin (serebellum) kekemeliği telafi ettiğinin bir göstergesidir. Bu sonuçlar ayrıca beyindeki “pars opercularis” bölümünün yapısının kekemeleyen insanlarda değiştiğini gösteren bir kanıttır.”  şeklinde çıkarımlarını sunmuş. Dr. Christian A. Kell ise “Bu bulgular;  terapistleri ve araştırmacıları, terapi beyni yeniden düzenlemekte nasıl iş görür ve nasıl kekemeliği azaltır gibi arayışlarında onları motive etmelidir.” diyor.

Yapılan çalışmalar bir kez daha bize gösteriyor ki beynimizin “plastisite” (esneklik, yeni uyaranlara adaptasyon) özelliği tahminlerimizin ötesinde olabilir. Üzerinde çalışılmış uygun terapiler, davranış değişiklikleri ve hatta düşünce değişiklikleri bile beynimizde fiziki devrelerin yeniden oluşmasına neden olmakta. İstenmeyen davranış kalıplarına sebep olan duygusal travmalar ve benzeri etkenleri sadece fark etmek, iç sinyallerimizi doğru anlamak yapısal olarak beynimizi değiştirmeye yetiyor. Yapılabilecek daha bir çok çalışma var.
Beynimizin esnekliği ile ilgili bir diğer yazımıza göz atmak için tıklayın: Zihninizi Değiştirmek Sandığınızdan Daha Kolay Olabilir!

Kekemeliğin görülme oranı, 2-5 yaş arası çocuklarda yaklaşık %5  ve yetişkinlerde %1 civarı olduğu için belki de bu konuya çok da hakim değiliz ama hiç bir oran azımsanacak bir değerde değil; çünkü bu durumla karşı karşıya gelme ihtimalimizin az da olsa mevcut olduğunu açıkça gösteriyor.

Rf:

acikbeyin.com
Cevapla


Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi
  Tarih: 25/11/2024, 08:13