Merhaba arkadaşlar,
Bu iddianın doğru veya yanlış olduğunu tespit etmek için öncelikle kekemeliğin ne olduğunu irdelememiz lazım.
Bu arada Türkçe internet sayfalarını biraz karıştırdım ve...
'Kekemelik konuşmanın akıcılığı ile ilgili bir iletişim bozukluğudur' cümlesine rastladım. Ancak işin en önemli hususunu oluşturan devamını bulamadım. O da:
Normal konuşan bir insan konuşma akıcılığında aksaklıklar veya tekrarlamalar gösterirse genellikle ne söyleyeceğini bilmediğinden bunu yapar. Bunun nedeni şaşkınlık, duygusallık, tereddüt, endişe, korku gibi psikolojik etkenler olabilir.
Yani yakalandığı anda yaşadığı stresten ötürü ne söyleyeceğini şaşırarak 'Ben... Ben... Ben... Ben bunu yapmadım' der.
Ya da heyecandan, karşıdaki insanın nasıl bir tepki vereceğinden endişe duyduğundan tereddütlü davranarak 'Ben... ben... ben... seni gerçekten çok beğendim'.
Veya kendini toparlamaya çalışırken veya konuşma sırasını elden vermemek için 'ama ama ama ama ama...' deyip duruyor.
İcabında söylemeyi planladığı cümleyi son anda iptal edip değiştirirken bir iki tekrarlama gösteriyor: 'Biz geçen sene Ada... Ada... Mersin'e gittik'.
Ve işte bu tür sözüm ona 'kekelemeler' bazı durumlarda psikolojik etkenler bağlamında çıktığından normal konuşanlar da 'ah, demek bunlar heyecandan ne diyeceğini şaşırmış da o yüzden kekeliyorlar' sonucuna varıyorlar. Ve bunu bize de empoze etmeye çalışıyorlar. Dikkat ederseniz kekemelik konusunun dile getirildiği neredeyse her TV veya radyo programında 'heyecan' kavramı geçiyor. Halbuki heyecan ve korku hiçbir şekilde asıl kekemeliğin kaynağı değildir.
Öyleyse bunun bizim yaşadığımız kekemelikle ne alakası vardır? Hiçbir alakası yoktur!
Ne söyleyeceğimizi bilmediğimiz zamanlar kekeme olmayan insanlardan bir farkımız yoktur. Onların gösterdikleri tekrarlamaları, kelime değiştirmeleri vs. onlardan hiçbir farkımız olmaksızın biz de sergileriz. Ve tamamen bireysel bir şekilde normal durumumuzdan ya daha fazla, ya daha az ya da aynı seviyede kekeleriz.
Ama asıl kekemeliğin tanımlanması olan:
olgusunu kekeme olmayan bir insan ne tanıyor ne de anlayabiliyor. Ne söyleyeceğine karar verdiği anda pat diye söyleyebiliyor. Bir kekemenin yaşadığı çaresizliği sadece örneğin hastalık nedeniyle sesi kısıldığında, uğraşıp uğraşıp zor bela ses çıkarttığında tadabilir.
Ancak kekeme olmayan kişiler neden ikide bir 'Her insan zaman zaman kekeler' iddiasında bulunuyor? Ben şahsen bunu anlamış değilim. Hele bunu iddia eden kişi terapist ise kekemeliğin 'k' harfini bile anlamış olmadığını bir anda açığa vurmuş oluyor.
Aslında bu olgu başka bir şey daha ifade ediyor: Demek ki kekeme olmayan insanlar kekeleme olayını sadece 'harf tekrarlaması' olarak algılıyor. Bu tecrübe neden bizim gizli/örtülü semptom http://kekemelikforum.com/konu-kekemelik-nedir.html sergilediğimizde kekeme olarak kolay kolay tespit edilemediğimizin de gerekçesidir. İnsanlar ne diyeceği konusunda sıkça tereddütte olan, hece veya harf tekrarlaması gösteren, kekeme olmayan bir bireye 'bu adam kekeliyor' der ama harf tekrarlamasından başka her türlü gizleme yöntemine başvuran bir kekemeye 'sende kekemelik yok' der.
Halbuki kekelediklerini hiçbir şekilde gizleyemeyen insanlar da var, hem de ne diyeceklerini kesin bildikleri örneğin sürekli 'k... k... k...' diye uğraşıp durduklarından belli. Bu insanlara 'k' diye egzersiz yaptırmak ne kadar saçma! Çünkü sorun 'k'de değil, sorun 'k'nin devamı. Ve sorun 'ke', 'ka' ya da 'ku' diyememekte de değil, sorun belki kelimenin ortasında bulunan ama kendilerini zorlayan bir 'l' harfi olabilir. Örneğin 'kolum' diyecek ama 'k... k... k...' diye takılıyor. Bunu anlamak için ya kekeme olmak ya da kekemeliğin fıtratını çok iyi incelemiş ve kavramış bir terapist olmak gerekir.
Bazı kekemeler konuşma yollarında karşılaştıkları bir engeli/direnci aşma çabasında kaba kuvvet kullanıyor. Ne kadar çabaladıkları yüz ifadelerinden dışa yansıyor. Kekeme olmayan biri buna anlam veremiyor. Konuşmanın dirençli olabileceğini bir türlü anlayamıyor. Türkçe'de buna 'tik' demeleri bunun açık ifadesidir. Çünkü bu tür ek davranışlar sadece konuşmanın eşliğinde oluşuyor. Kekemelikte tik gösteren biri konuşmayınca bunu genellikle yapmaz, bu tür hareketler tamamen konuşma prosedürüne bağlıdır. (Ayrıca bakınız: http://kekemelikforum.com/konu-tourette-...iklar.html)
İşte bütün bunlar, 'her insan zaman zaman kekeler' ifadesinin ne kadar gerçek dışı olduğunu gösteriyor.
Öyleyse bizim görevimiz nedir? Anımsadığım cümleyi huzurumuzda söyleyene
Size hayırlı günler ve başarılar dilerim!
Petra
Alıntı:Her insan zaman zaman kekeler...Bu iddiayı hepimiz sık sık duyuyoruz. Ama ben taaa çocukken buna pek inanmak istemezdim. Daha doğrusu: 'Bunu iddia eden adam her halde kekemeliği anlamış değildir' düşüncesi aklımdan geçiyordu. Maalesef yaş nedeniyle kendimi savunmak durumunda değildim.
Bu iddianın doğru veya yanlış olduğunu tespit etmek için öncelikle kekemeliğin ne olduğunu irdelememiz lazım.
Bu arada Türkçe internet sayfalarını biraz karıştırdım ve...
'Kekemelik konuşmanın akıcılığı ile ilgili bir iletişim bozukluğudur' cümlesine rastladım. Ancak işin en önemli hususunu oluşturan devamını bulamadım. O da:
Alıntı:Kekeme olan birey o anda ne söyleyeceğini çok iyi biliyor ancak istediği şekilde söylemek durumunda değildirEsas ikinci cümle kekemeliği tanımlayıcı ifadedir ve aynı zamanda neden yukarıdaki ifadenin geçerli olmadığını gösterir.
Normal konuşan bir insan konuşma akıcılığında aksaklıklar veya tekrarlamalar gösterirse genellikle ne söyleyeceğini bilmediğinden bunu yapar. Bunun nedeni şaşkınlık, duygusallık, tereddüt, endişe, korku gibi psikolojik etkenler olabilir.
Yani yakalandığı anda yaşadığı stresten ötürü ne söyleyeceğini şaşırarak 'Ben... Ben... Ben... Ben bunu yapmadım' der.
Ya da heyecandan, karşıdaki insanın nasıl bir tepki vereceğinden endişe duyduğundan tereddütlü davranarak 'Ben... ben... ben... seni gerçekten çok beğendim'.
Veya kendini toparlamaya çalışırken veya konuşma sırasını elden vermemek için 'ama ama ama ama ama...' deyip duruyor.
İcabında söylemeyi planladığı cümleyi son anda iptal edip değiştirirken bir iki tekrarlama gösteriyor: 'Biz geçen sene Ada... Ada... Mersin'e gittik'.
Ve işte bu tür sözüm ona 'kekelemeler' bazı durumlarda psikolojik etkenler bağlamında çıktığından normal konuşanlar da 'ah, demek bunlar heyecandan ne diyeceğini şaşırmış da o yüzden kekeliyorlar' sonucuna varıyorlar. Ve bunu bize de empoze etmeye çalışıyorlar. Dikkat ederseniz kekemelik konusunun dile getirildiği neredeyse her TV veya radyo programında 'heyecan' kavramı geçiyor. Halbuki heyecan ve korku hiçbir şekilde asıl kekemeliğin kaynağı değildir.
Öyleyse bunun bizim yaşadığımız kekemelikle ne alakası vardır? Hiçbir alakası yoktur!
Ne söyleyeceğimizi bilmediğimiz zamanlar kekeme olmayan insanlardan bir farkımız yoktur. Onların gösterdikleri tekrarlamaları, kelime değiştirmeleri vs. onlardan hiçbir farkımız olmaksızın biz de sergileriz. Ve tamamen bireysel bir şekilde normal durumumuzdan ya daha fazla, ya daha az ya da aynı seviyede kekeleriz.
Ama asıl kekemeliğin tanımlanması olan:
Alıntı:Kekeme olan birey o anda ne söyleyeceğini çok iyi biliyor ancak istediği şekilde söylemek durumunda değildir
olgusunu kekeme olmayan bir insan ne tanıyor ne de anlayabiliyor. Ne söyleyeceğine karar verdiği anda pat diye söyleyebiliyor. Bir kekemenin yaşadığı çaresizliği sadece örneğin hastalık nedeniyle sesi kısıldığında, uğraşıp uğraşıp zor bela ses çıkarttığında tadabilir.
Ancak kekeme olmayan kişiler neden ikide bir 'Her insan zaman zaman kekeler' iddiasında bulunuyor? Ben şahsen bunu anlamış değilim. Hele bunu iddia eden kişi terapist ise kekemeliğin 'k' harfini bile anlamış olmadığını bir anda açığa vurmuş oluyor.
Aslında bu olgu başka bir şey daha ifade ediyor: Demek ki kekeme olmayan insanlar kekeleme olayını sadece 'harf tekrarlaması' olarak algılıyor. Bu tecrübe neden bizim gizli/örtülü semptom http://kekemelikforum.com/konu-kekemelik-nedir.html sergilediğimizde kekeme olarak kolay kolay tespit edilemediğimizin de gerekçesidir. İnsanlar ne diyeceği konusunda sıkça tereddütte olan, hece veya harf tekrarlaması gösteren, kekeme olmayan bir bireye 'bu adam kekeliyor' der ama harf tekrarlamasından başka her türlü gizleme yöntemine başvuran bir kekemeye 'sende kekemelik yok' der.
Halbuki kekelediklerini hiçbir şekilde gizleyemeyen insanlar da var, hem de ne diyeceklerini kesin bildikleri örneğin sürekli 'k... k... k...' diye uğraşıp durduklarından belli. Bu insanlara 'k' diye egzersiz yaptırmak ne kadar saçma! Çünkü sorun 'k'de değil, sorun 'k'nin devamı. Ve sorun 'ke', 'ka' ya da 'ku' diyememekte de değil, sorun belki kelimenin ortasında bulunan ama kendilerini zorlayan bir 'l' harfi olabilir. Örneğin 'kolum' diyecek ama 'k... k... k...' diye takılıyor. Bunu anlamak için ya kekeme olmak ya da kekemeliğin fıtratını çok iyi incelemiş ve kavramış bir terapist olmak gerekir.
Bazı kekemeler konuşma yollarında karşılaştıkları bir engeli/direnci aşma çabasında kaba kuvvet kullanıyor. Ne kadar çabaladıkları yüz ifadelerinden dışa yansıyor. Kekeme olmayan biri buna anlam veremiyor. Konuşmanın dirençli olabileceğini bir türlü anlayamıyor. Türkçe'de buna 'tik' demeleri bunun açık ifadesidir. Çünkü bu tür ek davranışlar sadece konuşmanın eşliğinde oluşuyor. Kekemelikte tik gösteren biri konuşmayınca bunu genellikle yapmaz, bu tür hareketler tamamen konuşma prosedürüne bağlıdır. (Ayrıca bakınız: http://kekemelikforum.com/konu-tourette-...iklar.html)
İşte bütün bunlar, 'her insan zaman zaman kekeler' ifadesinin ne kadar gerçek dışı olduğunu gösteriyor.
Öyleyse bizim görevimiz nedir? Anımsadığım cümleyi huzurumuzda söyleyene
Alıntı:Kardeşim senin iddian yanlıştır ve kekemeliği anlamış olmadığını gösteriyordiyebilmemiz gerekir. Ondan sonra da
Alıntı:Kekeme olan birey ne söyleyeceğini çok iyi biliyor ancak istediği şekilde söylemek durumunda değildiranlamında bir açıklama yapmamız gerekir. Yoksa kekemelik hakkındaki önyargıları ortadan kaldıramayız. Bu da kekemelere düşen bir görevdir. Bizden başkasından medet ummak maalesef bizi ileriye götürmez.
Size hayırlı günler ve başarılar dilerim!
Petra
#kekelemek #kekemelik #vanriper