Selam arkadaşlar. Türkiye'de böyle bir forum olduğunu açıkçası hiç tahmin etmiyordum. Bu yüzden çok geç tanıştım ve üye oldum.
Yaşım 33. Kendimi bildim bileli orta düzeyde kekemeyim. Annem anlatırdı: "hiç susmayan, geveze bir çocuktun. Ancak bir gün kreşten geldikten sonra sustun ve kekelemeye başladın. Hiç üstünde durmadık. Ancak o günden sonra hep kekeledin"
Kreşte neler yaşadığımı hiç hatırlamıyorum. Ancak ortaokul ve lise yıllarım kabus gibiydi. Çünkü yapı olarak konuşmayı çok seven biriydim. Ancak içimde rezil olma duygusu baskın çıktığı için iyice suskunlaştım. Öğretmenlerim sağolsun hiç rahatsız etmediler. Alay etmediler. Sabır gösterdiler. Ancak bende aşağılık duygusu yerleşti. Herkes şakır şakır konuşuyordu ancak ben konuşamıyordum. Başımdan geçen komik ya da ilginç olayları bir türlü anlatamıyordum. Bu nedenle arkadaşlar arasında tutulan birisi hiç olmadım. Hiç bir yere çağrılmadım. Kekemeliğimden dolayı değil, suratsızlığımdan ve muhabbetimin olmadığından popüler biri değildim.
İnsanlarla konuşurken kekeleyeceğim kelimeleri tahmin ettiğimden hep kaçarak konuşuyorum. Takılmayacağım kelimeleri seçiyorum. Böyle böyle kendimi unutturdum.
Neyse, size kısa kısa bir kaç detay vermek isterim:
1- Sesli harflerde çok takılıyorum. Bu nedenle sesli harf eşittir bloke olma diye kendimi şartlandırdım. Bu da iyice kekemeliğimi kalıcılı bıraktı bende. Mesela "araba" kelimesini söylemem. Söylemeye başlasam a-a-a-araba diyeceğimi bildiğimden ağzımdan düzgün çıkması için uygun zamanı bekliyorum. ilginç olan şu ki, takıldığım kelimeyi zor da olsa söylersem, bir daha o kelimede o konuşma içinde takılmıyorum.
2- Tek başımayken hemen hemen hiç takılmam. Buna sesli harfler dahil. Bir gün tek başımayken okuduğum bir metni ses olarak kaydettim ve anneme dinlettim. Kadıncağız hem şaşırdı hem duygulandı. Evladım sen ne güzel konuşuyorsun öyle, dedi.
3- Annem demişken. Ailemle birlikteyken daha çok kekeliyorum. Bunun sebebini çözemedim. Hele annemle, kardeşimle konuşurken feci takılıyorum.
4- Ofiste 15 günde bir toplantı yaparız. Hiç söz almadım. Arkadaşlar önünde rezil olma korkusu var. Halbuki kekeme olmasam söyleyecek o kadar çok şeyim var ki. İşte bu duygu insanda aşağılık duygusu yaratıyor. Kendinden nefret ediyor, başkalarını kutsuyorsun. İnsanları kıskanıyorsun. Herkes benden daha üstün, diyorsun. Kendine inancın, güvenin kalmıyor. Bu çok kötü bir his.
5- Bazen insanlar arasında müthiş düzgün konuşuyorum. Düzgün konuştukça güvenim geliyor, daha da düzgün ve hızlı konuşuyorum.
6- Mesela "Adana" kelimesinde çok takılırım. Tek başıma iken 1000 kere düzgünce Adana derim ama biri gelince anında A-a-a-adana diyorum. Ne kadar ilginç.
7- Kekeme olduğum için doğru düzgün bir kız arkadaşım da olmadı. Kendimi işime ve hobilerime verdim.
8- Aklıma takılan bir şey var: Kekemeliğim için mücadele etsem mi yoksa amaaan deyip akışına mı bıraksam? İşimden dolayı güzel konuşma için ayıracak vaktim yok çünkü. Tek başımayken süper konuşup da biri gelince takılmam moralimi bozuyor. Bu nedenle kendimi tedavi edip etmeme konusunda ikilem yaşıyorum. Siz ne dersiniz ?
ve son olarak bir şey söylemek istiyorum. Biz kekemelerin düştüğü bir hata var. Hayat konuşmaktan ibaret değil. Her şey konuşmak değil. "Bir konuşabilsem, şunları şunları yapardım" psikolojisinden kurtulun. Hayatta başarılı olabilecek milyonlarca alan var. Başarılı olmak için düzgün konuşmak şart değil ki. Ünlü bir yazar, başarılı bir müzisyen, dahi bir mühendis, zengin bir doktor olmak için düzgün konuşmak illa şart değil. Güçlü yanlarınızı bulup üzerine gitmenizi öneririm.
Yaşım 33. Kendimi bildim bileli orta düzeyde kekemeyim. Annem anlatırdı: "hiç susmayan, geveze bir çocuktun. Ancak bir gün kreşten geldikten sonra sustun ve kekelemeye başladın. Hiç üstünde durmadık. Ancak o günden sonra hep kekeledin"
Kreşte neler yaşadığımı hiç hatırlamıyorum. Ancak ortaokul ve lise yıllarım kabus gibiydi. Çünkü yapı olarak konuşmayı çok seven biriydim. Ancak içimde rezil olma duygusu baskın çıktığı için iyice suskunlaştım. Öğretmenlerim sağolsun hiç rahatsız etmediler. Alay etmediler. Sabır gösterdiler. Ancak bende aşağılık duygusu yerleşti. Herkes şakır şakır konuşuyordu ancak ben konuşamıyordum. Başımdan geçen komik ya da ilginç olayları bir türlü anlatamıyordum. Bu nedenle arkadaşlar arasında tutulan birisi hiç olmadım. Hiç bir yere çağrılmadım. Kekemeliğimden dolayı değil, suratsızlığımdan ve muhabbetimin olmadığından popüler biri değildim.
İnsanlarla konuşurken kekeleyeceğim kelimeleri tahmin ettiğimden hep kaçarak konuşuyorum. Takılmayacağım kelimeleri seçiyorum. Böyle böyle kendimi unutturdum.
Neyse, size kısa kısa bir kaç detay vermek isterim:
1- Sesli harflerde çok takılıyorum. Bu nedenle sesli harf eşittir bloke olma diye kendimi şartlandırdım. Bu da iyice kekemeliğimi kalıcılı bıraktı bende. Mesela "araba" kelimesini söylemem. Söylemeye başlasam a-a-a-araba diyeceğimi bildiğimden ağzımdan düzgün çıkması için uygun zamanı bekliyorum. ilginç olan şu ki, takıldığım kelimeyi zor da olsa söylersem, bir daha o kelimede o konuşma içinde takılmıyorum.
2- Tek başımayken hemen hemen hiç takılmam. Buna sesli harfler dahil. Bir gün tek başımayken okuduğum bir metni ses olarak kaydettim ve anneme dinlettim. Kadıncağız hem şaşırdı hem duygulandı. Evladım sen ne güzel konuşuyorsun öyle, dedi.
3- Annem demişken. Ailemle birlikteyken daha çok kekeliyorum. Bunun sebebini çözemedim. Hele annemle, kardeşimle konuşurken feci takılıyorum.
4- Ofiste 15 günde bir toplantı yaparız. Hiç söz almadım. Arkadaşlar önünde rezil olma korkusu var. Halbuki kekeme olmasam söyleyecek o kadar çok şeyim var ki. İşte bu duygu insanda aşağılık duygusu yaratıyor. Kendinden nefret ediyor, başkalarını kutsuyorsun. İnsanları kıskanıyorsun. Herkes benden daha üstün, diyorsun. Kendine inancın, güvenin kalmıyor. Bu çok kötü bir his.
5- Bazen insanlar arasında müthiş düzgün konuşuyorum. Düzgün konuştukça güvenim geliyor, daha da düzgün ve hızlı konuşuyorum.
6- Mesela "Adana" kelimesinde çok takılırım. Tek başıma iken 1000 kere düzgünce Adana derim ama biri gelince anında A-a-a-adana diyorum. Ne kadar ilginç.
7- Kekeme olduğum için doğru düzgün bir kız arkadaşım da olmadı. Kendimi işime ve hobilerime verdim.
8- Aklıma takılan bir şey var: Kekemeliğim için mücadele etsem mi yoksa amaaan deyip akışına mı bıraksam? İşimden dolayı güzel konuşma için ayıracak vaktim yok çünkü. Tek başımayken süper konuşup da biri gelince takılmam moralimi bozuyor. Bu nedenle kendimi tedavi edip etmeme konusunda ikilem yaşıyorum. Siz ne dersiniz ?
ve son olarak bir şey söylemek istiyorum. Biz kekemelerin düştüğü bir hata var. Hayat konuşmaktan ibaret değil. Her şey konuşmak değil. "Bir konuşabilsem, şunları şunları yapardım" psikolojisinden kurtulun. Hayatta başarılı olabilecek milyonlarca alan var. Başarılı olmak için düzgün konuşmak şart değil ki. Ünlü bir yazar, başarılı bir müzisyen, dahi bir mühendis, zengin bir doktor olmak için düzgün konuşmak illa şart değil. Güçlü yanlarınızı bulup üzerine gitmenizi öneririm.