Mobil giriş için Tapatalk uygulaması kullanılabilir.
Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 0/5 - 0 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Kekemeliğin Farmakolojik Tedaviye Dahil Olan Olası Nörolojik Yolu
koray
#1
[Resim: fb73g0s.png]
Görselde Dr. Gerald Maguire'nin kekemelikle ilgili teorisi gösteriliyor. Kekemelik tedavisinde kullanılan farmakolojik yaklaşımlara dair olası nörolojik yolları açıklayan bir beyin şeması yer almakta. Burada özellikle dopamin, GABA ve striatum'un rolüne vurgu yapılıyor.

Teorinin temel noktaları:
Dopamin, striatum'un aktivitesini düşürür: Yüksek dopamin seviyeleri, striatum'un işlevini baskılayarak kekemelikte rol oynayabilir. Striatum, motor hareketlerin kontrolünde önemli bir bölge olduğundan, bu bölgedeki anormallikler konuşma akıcılığını etkileyebilir.
Olanzapin ve risperidon gibi antipsikotik ilaçlar dopamini bloke eder: Bu ilaçlar dopamin reseptörlerini engelleyerek, striatum'daki dopamin seviyelerini azaltır. Striatum'un aktivitesinin artmasıyla birlikte konuşma akıcılığında iyileşme gözlemlenir. Bu, kekemelik tedavisinde antipsikotiklerin nasıl etkili olabileceğini açıklayan önemli bir mekanizmadır.
GABA, dopamin fonksiyonunu azaltabilir: GABA'nın inhibe edici rolü sayesinde dopamin fonksiyonu baskılanabilir. GABA'nın kekemelik tedavisinde kullanılması için araştırılan ilaçlardan biri olan Pagoklon bu mekanizmayı hedef alıyor. Bu ilaç, GABA reseptörlerini aktive ederek dopamin düzeylerini düşürmeyi ve böylece striatum aktivitesini artırarak akıcılığı iyileştirmeyi amaçlar.
Bu teoriye göre, kekemelikte dopamin ve GABA sistemlerinin düzenlenmesi önemli rol oynar. Dopamin seviyelerinin azaltılması ve striatum'un aktivitesinin artırılması, konuşma akıcılığını iyileştiren bir etki yaratabilir. Maguire'nin bu teorisi, farmakolojik tedavi yaklaşımlarının nasıl işlediğine dair bir nörolojik çerçeve sunuyor.

Pagoclone hakkında:
Kekemelik tedavisinde umut vadeden bir ilaç olarak geliştirilmişti, ancak klinik denemelerde beklenen etkinliği göstermediği için geliştirilmesi durduruldu. Ancak GABA sistemini hedef alan ilaçlar, kekemelik tedavisinde hala araştırılıyor ve bu bağlamda benzodiazepinler bir seçenek olabilir.
Benzodiazepin sınıfı ilaçlar, GABA reseptörlerini aktive ederek beyindeki inhibitör (yatıştırıcı) etkilerini artırır. Bu, dopamin seviyelerini indirebilir ve beynin motor kontrol bölgelerinde (özellikle striatum) aktiviteyi düzenleyerek kekemelik üzerinde olumlu etkiler yaratabilir.

Örnek:
Klonazepam (Rivotril) ve diazepam (Valium) gibi benzodiazepinler genellikle anksiyete ve kas spazmlarını azaltma amaçlı kullanılır, ve kekemelikle bağlantılı kaygı ve kasılmaların kontrol altına alınmasında fayda sağlayabilir.
Aralarındaki farklara bakalım:
Klonazepam (Rivotril): Bu ilaç daha uzun süre etkili bir benzodiazepindir ve özellikle anksiyete bozukluklarında kullanılır. GABA aktivitesini artırarak, dopaminin etkisini düşürebilir ve kekemelik semptomlarını hafifletebilir. Özellikle kaygı kaynaklı konuşma zorluklarında faydalı olabilir.
Diazepam (Valium): Kas gevşetici ve sedatif özellikleri olan bir diğer benzodiazepin türüdür. Kekemelikle bağlantılı kas gerginliklerini azaltma konusunda etkili olabilir. Ancak uzun süreli kullanımı tolerans gelişimine yol açabilir ve yan etkileri daha belirgin olabilir.
Bu ilaçların her ikisi de anksiyete azaltıcı ve kas gevşetici etkileriyle bilinir. Ancak uzun süreli kullanımda bağımlılık yapma riski taşırlar. Dolayısıyla bu ilaçlar dikkatli bir şekilde kullanılmalıdır ve mutlaka bir doktora danışılmalıdır.
Bu sınıftan ilaçlar kaygı seviyelerine ve konuşma sırasında kas gerginliğine göre karar verilebilir. Klonazepam, anksiyeteye daha fazla odaklanan, uzun etkili bir seçenek olabilir, Diazepam ise daha kısa sürede etki gösterir ancak tolerans geliştirme riski yüksektir.

Parsiyel agonist nedir?
Bir reseptöre bağlandığında tam agonistlerin (yani maksimum düzeyde etki yaratan bileşiklerin) ürettiği maksimum etkinin altında bir yanıt oluşturan maddelerdir. Parsiyel agonistler, bir reseptörü aktive ederler, ancak tam agonistlerin yaptığı kadar güçlü bir yanıt tetiklemezler. Yani tam agonistlerin reseptörü tamamen aktive ederek maksimum etki yaratmasının aksine, parsiyel agonistler reseptörü sınırlı ölçüde aktive eder ve daha zayıf bir etki yaratırlar.
Parsiyel agonistlerin kullanımına dair açıklama:

-İlaç dengesi: Parsiyel agonistler, tam agonistlerle kıyaslandığında daha düşük yan etki profili sunabilirler. Çünkü tam aktivasyon yerine daha kontrollü bir yanıt oluştururlar.
-Dopamin ve GABA parsiyel agonistleri: Kekemelik tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar, dopamin veya GABA reseptörlerine parsiyel agonist olarak etki eder. Örneğin, Aripiprazol (Abizol), bir dopamin parsiyel agonistidir ve dopamin reseptörlerini tamamen değil, sınırlı şekilde aktive ederek dopamin sistemini dengeler. Böylece, hem fazla dopaminin etkisini kısmen baskılar hem de düşük dopamin seviyelerinde bir miktar aktivite sağlar.
-Nörolojik hastalıklar: Parsiyel agonistler, özellikle dopamin ve serotonin gibi nörotransmitter sistemler üzerinde çalışarak nörolojik ve psikiyatrik hastalıkların tedavisinde kullanılırlar. Örneğin, şizofreni ve bipolar bozuklukta kullanılan aripiprazol, dopamin sistemini stabilize eden bir parsiyel agonisttir.
Özetle, parsiyel agonistler tam bir yanıt oluşturmaz, ancak reseptörlerin aktivitesini kısmen arttırarak bir denge sağlarlar. Bu, özellikle aşırı aktivasyonun zararlı olduğu durumlarda tedavi açısından faydalıdır.

Örnek:
Olanzapin, dopamin reseptör(D2) antagonistidir ve dopaminin etkisini güçlü bir şekilde engeller. Tam bir blokaj sağlar.
Aripiprazol (Abizol) ise bir parsiyel agonisttir, yani dopamin aktivitesini tamamen engellemez, sadece ayarlar. Bu dengeleme mekanizması, aripiprazolün daha esnek bir etki profiline sahip olmasını sağlar.
Bu iki ilacın farklı nörotransmitter sistemlerine müdahaleleri farklı olduğu için, tedavi amaçları ve yan etki profilleri de değişiklik gösterebilir.

Doktor kontrolü olmadan herhangi bir ilaç,takviye/vitamin kullanmayınız.
Cevapla


Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi
  Tarih: 25/11/2024, 05:41