Mobil giriş için Tapatalk uygulaması kullanılabilir.
Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 0/5 - 0 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Kekemelik hakkındaki bilimsel araştırmaların özeti...
PetraS
#1
Merhaba arkadaşlar!
Bu başlık altında sizlere kekemelik hakkındaki çalışmaların kısa bir özetini sunmak istedim. Elbette tüm konuları tam hatırlayamıyor olabilirim; bu yüzden yalnızca aklımda kalanları ve anladıklarımı, hata yapmaya açık bir şekilde, sizlerle paylaşacağım. Daha fazla bilgi gerekirse eklemeler yapabiliriz.
En eski yöntemlerden biri olarak bilinen kekemelik "tedavisi", hepimizin duyduğu gibi ağıza çakıl taşı koymaktı. Bazıları tek taş, bazıları birkaç taş kullanılmasını önerirdi. Yunanlı hatip Demosthenes'in bu yöntemi kullandığı ve başarılı olduğu iddia edilse de, günümüzde bunun etkili bir yöntem olmadığı genel olarak kabul görmektedir.
Kekemelikle ilgili tıbbi müdahaleler, 1800'lü yıllarda Almanya'da başlamıştır. O dönemde, kekeme bireylerin dil bağının kısa olduğu düşünülerek, bu bağı cerrahi müdahaleyle kesmek gibi yöntemler uygulanmıştır. Ancak bu tür müdahaleler gereksiz yere acıya sebep olmuş, buna karşın kekemelikte herhangi bir değişiklik yaratmamıştır.
1900'lü yılların başında ise psikanaliz ekolünün (örneğin Sigmund Freud) yayılmasıyla kekemeliğin psikolojik bir sorun olduğu düşünülmüştür. Cerrahi müdahalelerin işe yaramadığı ve bedensel bir farklılık bulunamadığı göz önüne alınarak, bu sefer kekemelerin hayat hikâyelerine odaklanılmış; travmalarını anlamaya ve çözümlemeye çalışılmıştır. Ancak bu çalışmalar sonucunda da kekemelikte bir değişiklik gözlenmemiştir.
Psikanalizle birlikte psikolojinin diğer alanları da kekemelikle ilgilenmeye başlamıştır. Kekemeliğin, anne-babaların hatalı davranışlarından kaynaklandığına dair görüşler öne sürülmüştür. Bu bağlamda, iki önemli araştırma hatırlıyorum (yanılmıyorsam 1950'lerde yapılmıştı):
  1. Eğer küçük çocuklara katı davranılır, çocuk aşağılanır, dövülür ya da incitilirse kekemeliğin tetiklenebileceği öne sürülmüştü. Bu hipotezi test etmek için, adı şimdi aklıma gelmeyen bir Kızılderili kabilesi üzerinde bir saha çalışması yapılmıştı. Sonuç: Çocukları hiçbir şekilde ezmeyen ve kısıtlamayan bu kabilede, diğer toplumlarla benzer şekilde kekeme bireyler bulunuyordu.
  2. Çocukların dil gelişimi sırasında gösterdikleri küçük duraksama ve tekrarlamalar, anne-babalar tarafından sık sık düzeltilirse çocukların heyecana kapılıp bu duraksama veya tekrarlamalardan kekemelik geliştirdiği öne sürülmüştü. Bu bağlamda, "Monstrosity Study" adı altında yetim çocuklar üzerinde bir deney yapılmıştı. Deneyde, çocukların konuşmalarındaki en ufak bir hatada yanlarındaki yetişkinler hemen müdahale ederek "Düzgün konuş!", "Bir daha söyle!" gibi uyarılarda bulunuyordu. Sonuç: Önceden kekeme olmayan çocukların kekemeliği tetiklenmiş, diğerleri ise çeşitli psikolojik rahatsızlıklar geliştirmişti. Ancak bu deney etik kurallar gereği günümüzde kabul edilemez nitelikteydi. Daha fazla bilgi için İngilizce Vikipedi'de "Monstrosity Study" başlığına göz atabilirsiniz.
Bilimsel çalışmaların doğası gereği, her hipotez test edilmiş ve sonuçlar, kekemeliğin ne cerrahi ne de psikolojik yaklaşımlarla tam anlamıyla açıklanamadığını göstermiştir.
Bu noktadan sonra, beyin yapısında bir farklılık olup olmadığına dair çalışmalar ön plana çıkmıştır. Modern görüntüleme teknikleri (MRI, fMRI gibi) geliştikçe kekemelik üzerine yapılan araştırmalar yoğunlaşmış ve kekeme bireylerin beyin yapılarında, konuşma becerilerinden sorumlu bölgelerde farklılıklar olduğu tespit edilmiştir. Ancak bu konuda araştırmalar hâlâ devam etmektedir.

Ayrıca DNA'nın çözümlenmesiyle kekemeliğin genetik bir yönü olduğu da kanıtlanmıştır. Yani bir ailede birden fazla kekeme bireyin olması, genetik yatkınlıkla ilişkilendirilmektedir. Ancak kekemelik doğrudan genetik bir aktarım değildir; genetik yatkınlık bir tetikleyici faktörle birleşirse ortaya çıkabilir. Bir kez kekemelik geliştiren çocukların %80'i büyüdükçe düzelme eğilimi gösterir. Avrupa istatistiklerine göre 125 erkekten biri, 500 kadından biri kekemedir.
Kekemelikle ilgili çalışmalar gelişmiş ülkelerde devam etmektedir. Şu anda Almanya'da, terapi alan ve almayan iki grup üzerinde bir çalışma yürütülmektedir. Terapi öncesi ve sonrası beyin görüntülemeleri yapılarak, terapinin beyin yapısında bir değişiklik yaratıp yaratmadığı incelenmektedir. Çalışmanın sonuçları henüz yayımlanmadı; ben de büyük bir merakla bekliyorum.

Sevgiler, Peta
#kekelemek #kekemelik #vanriper
Bul
Cevapla
cen giz
#2
bu aaştımanın snuunusabısızıka bekiyuz
Bul
Cevapla
PetraS
#3
Mnste study dediğim çaışmanın Tükçe açıkamasını buada buusunuz:
http://wwwtaihkmpm/2015/06/anava-asma-mnste-study-deneyihtm
İyi güne
Peta
#kekelemek #kekemelik #vanriper
Bul
Cevapla
trhn
#4
Merhaba Petra Hanim,

Verdiginizi bilgiler icin tesekkür ediyorum. Yeni gelismeleri sabirla bekliyoruz.
"ya kendini ifade et ya da kargo olarak yoluna devam et"
Lon L. Emerick
#Kekemelik #VanRiper #Stottern
Bul
Cevapla
muhsin coşkun
#5
Petra hanım bu çalışmalar ile ilgili bir sonuç çıkmadı mı. Selamlar saygılar  Huh
Bul
Cevapla
nafe
#6
kullanilan cocuklar icin uzuldumSad

Bunu yapanlarin hic vicdani yokmus
Bul
Cevapla


Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi
  Tarih: 25/11/2024, 11:41