(11/09/2017, 15:33)palmerias yazdı: Evet Kekemelikte büyük sorun TİKLER ve RİTİMSEL HAREKETLER ...
Bence kekemelikteki en büyük sorun bunlar,
Mesela bende,
Elimde mesela bir kağıt parçası veya bozuk para olsun ve onu konuşurken havaya atıp tutayım. Bu Ritimsel Hareketler bana konuşmamda kolaylık getirdiği için konuşmam daha akıcı oluyor. Bu hareketle güç aldığımı hissediyorum..
Bunu yapmaz isem çok ağır olmasada üst üste blokları yiyorum...
Tikler kısmında ise genelde Kekemeliğin klasik tiklerinden ağız hareketlerim değişiyor çenem titriyor veya konuşmaya başlarken ayağımı hemen 1 adım öne atıyorum..Çünkü o anda ordan güç aldığımı hissediyorum..
Bunlar nasıl şeyler böyle aklım almıyor...
Bu 2 sorunu nasıl aşabileceğim hakkında bunu yaşamış ve aşmış olan arkadaşlar varsa tekniklerini buraya yazabilirler mi?
Konuşmaya eşlik eden hareketler nasıl tespit edilir
Bu konuyu açıklamak gerçekten kolay değildir. Aslında bunları 2 ayrı unsura ayırmış olman gerçekleri güzel yansıtıyor.
Kekemeliğin ikincil davranışı olarak sınıflandırılan eşlik eden hareketler (Türkiye'de yanlış da olsa tik de denir) öğretide kekemelik bloklarından kurtulmak için bir zamanlar işe yarayıp zamanla gereksiz hale gelen ama kalıcı olan hareketlermiş.
Bunların bazıları konuşmaya o kadar uzak ki (örneğin hiç bir ses veya artikülasyon hareketi görülmeden göz kırpma, baş sallama gibi) kekemelikten anlamayan doktorlar vs. gerçek tik (tourette) olduğunu zannedebilir. Ancak bunları tourette'den ayırmanın çok kolay bir yolu var çünkü kekemelikte çıkan tikler sadece konuşma girişimi bağlamında çıkar, konuşmadığın zaman kesinlikle yoktur.
Çene veya dudakların titremesi konuşmaya daha yakın hareketler olduğu için izleyiciler de bunu doğrudan konuşma teşebbüsüne bağlayabilir. Genellikle konuşma isteğinin bloktan dolayı kesintiye uğradığı, resmen kekemelikle boğuşmadan dolayı ortaya çıktığı için izleyiciler de bunu kekemeliğin bir parçası olarak algılayabilir.
Ama bütün bunlar terapi bağlamında özellikle bilişsel davranış terapisiyle tamamen ortadan kaldırılmaya elverişlidir. Bunun bazı önerileri 'Kekemeler İçin Öneriler' kitabında da yazılı.
Öncelikle bunların kendiliğinden olmadığını,
kendin bunları yaptığını bilncine çıkarman gerekir. Konuşma niyetini dizginlediğin zaman bu hareketleri de dizginleyebilirsin.
- Hareketleri kamerayla veya aynanın önünde konuşurken (gözünü sürekli kapatırsan kamera daha iyi tabii) kaydet ve analiz et.
- Hangi kasları kastığını el yordamıyla tespit etmeye çalış
- Daha sonra bilinçli olarak kendi kendini taklit et, kasları gerip tekrar gevşet
- Daha sonra hareketin tersini yapmaya çalış (yani başını sağa değil, solda çevirerek vs.)
- Konuşmaya başladığın zaman istenmeyen hareketin çıktığını fark edersen hemen kendine dur de ve konuşma niyetinden vazgeç
- İçindeki gerginliğin azaldığını fark edersen bildiğin bir teknikle yeniden konuşmaya başla
- Bu bağlamda fonoloji (ses bilimi) konusunda bilgin olursa (hangi sesin nerede üretildiğini iyi bilirsen) sana faydası olur
Kekemelikte büyük bir sorun, bireyin belli bir ifade üzerine odaklanıp ne pahasına olursa olsun bunu söylemek istemesi. İçinde kendisini ilerlemeye iten çok büyük bir heves, bir konuşma dürtüsü vardır. Daha önce yaşamış olduğu negatif deneyimler (başkalarının onların sözünü kesmesi veya tamamlaması, ciddiye alınmama vs.) ayrıca korku ve endişe gibi duyguları da tetikler. Böyle bir ruh haliyle kekemelik terapisinde öğrenilmiş bir yöntemi uygulamak çok zor. O nedenle önce kendisini negatif duygulardan arındırması, duyarsızlaşması lazım.
Benim izlenimime göre dinleyiciyi şaşırtan hareketlerin en az %90'ı tamamen yok edilebilir. Ama küçük bir pay çok inatçı olur. Örneğin göz temasını kesmemeye ne kadar da kararlıysan icabında blok anında gözlerini kırpabilirsin. (Bir arkadaşım geçenlerde 'gene takıldın' dedi. Takılma çok küçük olduğundan hayret ettim ve 'nasıl farkettin' diye sordum, arkadaş da 'ben bunu sadece gözlerinden anlıyorum' dedi. 'Takıldığın anda illa ki göz kırpıyorsun'.)
Aynısını blok çözme tekniklerini ustaca kullanan bazı arkadaşlarda çene veya dudak titreme bağlamında da izledim. Normal konuşmaya çalışıyor aniden ses çıkacağına dudak titriyor. (1 saniye filan) Hemen kesiveriyor ve teknikle kelimeyi çıkarıyor.
Şimdiye kadar bahsettiğim konu
istemsiz hareketleri kapsıyordu.
Bir de konuşmaya ritim veren istemli hareketleri ele alalım!
Konuşmaya ritim veren kolaylaştırıcı hareketler
Konuşmaya ritim veren kolaylaştırıcı hareketler en eski kekemelik terapilerinin önemli parçalarıydı.
Kekemelerin şarkı söylerken kekelemedikleri uzun süreden beri bilinen bir gerçektir. Kekemeliğe başka çare olmadığından bu unsurlar kekemelik terapilerinde öğretiliyordu.
Bunların bugünkü bakış açımızdan baktığımızda ikincil davranış mı kaçınma davranışı mı olduğu elbette tartışılabilir.
Ama ikincil davranışları kategorize ederken faydalı ve faydasız/zararlı diye ikiye ayıracak olursak bunlara 'faydalı' dememiz gerekir ve o yüzden bence bunlar yargılanacak durumlar değildir (benim görüşüm).
Örneğin eski kekemelik terapilerinde kekeme bireylere eliyle yatay bir '8' çizmeyi öğretiyorlardı. Bu el hareketleriyle kitlenmeleri önleniyordu. Tabii bunu bir sohbette yapmak dinleyicilerin şaşırmalarına yol açabiliyor.
Her kekeme takıldığı zaman ayağını yere vurarak devam edebildiği tecrübesini edinmiştir. Kimisi yürürken daha az takıldığını farkediyor. Özellikle telefonla konuşurken oturarak konuşmak yerine odasında gidip gelmeyi tercih ediyor.
Burada takılmanın azalması yürümenin verdiği ritimden dolayı mı olduğu yoksa konsantrasyonun daha farklı yerlere çekilmesinden dolayı mı olduğu tartışılabilir. Önemli olanı işe yaraması.
Bence ritim veren 'hileler' hiçbir şekilde yargılanacak durumlar değildir. Sadece bunun estetik olmasına dikkat edilmeli.
Farzedelim ki çalıştığın şirketin haftalık toplantısındasın ve konuşma sırası sana geldiğinde bloktan kurtulmak için elini şiddetle masaya vuruyorsun. Bu elbette ki istenen veya hoş karşılanan bir hareket değildir. Bunu daha cazip bir şekle çevirmen daha iyi olur, belki bir kalemi elinde oynatırken aynı etkiyi elde edersin ama kimse tuhaf bakmaz.
Ya da bunu şeffaf bir şekilde yaparsın. İş arkadaşlarına dersin ki 'kekeme olduğum için bazen konuşurken takılıyorum. Kalemi elimde oynattığım zaman daha rahat konuşabiliyorum.' O zaman kimse şaşırmaz ve genelde herkes anlayış gösterir.
Yani bana kalırsa kekeme olduğun müddetçe bazı el kol göz hareketlerinden kurtulman pek olası gibi görünmüyor.
Terapi veya öz terapi yardımıyla dinleyiciyi şaşırtan, estetik olmayıp da aynı zamanda herhangi bir faydası olmayan hareketlerden kurtulabilirsin, ama faydası olan, ritim veren hareketleri de - asgari düzeyde tutmak şartıyla - estetik bir biçime çevirebilirsin.
Bu soruyu sorduğun için teşekkür ederim çünkü bugüne kadar ilk defa 'ikincil davranış' adı altında toplanan bu birbirinden tamamen farklı olan hareketleri faydalı / faydasız (hatta zararlı) diye ikiye ayırma fırsatını elde ettim.
Sonuçta şu önemlidir: Senin terapilerle muhtemelen tamamen ortadan kaldırılamayacak bir kekemeliğin vardır. Bununla yaşamayı öğrenmelisin. Hedef kekemelikten kurtulmak değil, kekemeliği seni ve dinleyiciyi en az etkileyecek şekle dönüştürmek olmalı. Veya Van Riper'in dediği gibi: Sana akıcı konuşmaya öğretmeme gerek yoktur, onu zaten bilirsin. Sana öğreteceğim daha cazip kekelemek olacaktır.
Selamlar
Petra