Mobil giriş için Tapatalk uygulaması kullanılabilir.
Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 0/5 - 0 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Okul Öncesi Dönem Çocuklarda Kekemelik
koray
#1
Okul Öncesi Dönem Çocuklarda Kekemelik

2,5-6 yaş arasında çocuğunda kekemelik başlayan en soğukkanlı aile bile yüksek bir ihtimalle büyük bir panik yaşayacaktır. Çok güzel konuşan bir çocukları varken nerede hata yapmışlardır da birden kekelemeye başlamıştır? (Bir yerde hata yapmadınız). Ailede geçmişte yaşanmış veya devam eden bir kekemelik hikayesi olması ise durumu daha soğukkanlı karşılamayı değil genellikle tam tersi daha büyük bir üzüntüyü beraberinde getirir çünkü geçmişte ya da halihazırda kekemelik hikayesi olan anne ya da baba kendi çektiği “acıları” çocuğunun çekmesini istememektedir.
Peki çocuğunda kekemelik başlayan ailelerin duruma doğru yaklaşması için nasıl bir tutum içinde olmaları gerekmektedir? Burada öncelikle aileleri bekleyen iki tip tehlikeden haberdar olmak gerekir:
Bunlardan ilki dipsiz kuyulara düşmek ve var olan durumun hiçbir çözümü olmadığını düşünmekken ikincisi durumun geçici olduğunu düşünerek hiçbir şey yapmamaktır. Ülkemizde halen tıp/psikoloji/pedagoji camiasındaki insanların (ben de lisansımı psikoloji alanında yaptım) kekemelikle ilgili yeterince bilgi sahibi olmaması kekemeliğe yanlış yaklaşılmasına neden olmaktadır. Her gün ailelerden duyduğumuz ve tamamen yanlış bilgilere dayanan şu ifadeleri paylaşmak istiyorum:
“X uzmanı”na gittik ve kekemelik bu yaşta olur, geçer panik yapmayın dedi (peki yetişkinlikte kekemeliği devam edenler uzaydan mı geldi?)
“Y uzmanı” okul öncesi dönemde kekemelik için terapi yapılamaz dedi (halbuki biz her gün bu yaş çocuklarla gayet güzel terapi yapıyoruz. Birileri 3 yaş çocuğuyla nasıl çalışılacağını bilmiyor olabilir ama emin olun bilen pek çok kişi var.)
“Z uzmanı” okul çağına kadar bekleyin dedi (Yani önce kronik hale getirelim sonra düzeltmeye çalışalım ve kekemelik dışında zamanla probleme eşlik eden pek çok sorunla uğraşalım. Beyinde nöroplastisite açısından en avantajlı dönemleri kaçıralım. Erken müdahaleye vurgu yapan her türlü yaklaşım ve deneyimi hiçe sayalım).

Ancak bunlardan kişisel favorim olanı ve meslek hayatım boyunca belki 1000 kez duyduğum ifadeyi paylaşayım:
“Bizim çocuğumuzun düşünce hızı konuşma hızından yüksekmiş o yüzden kekemelik oluyormuş”. (Aslında şimdiye dek düşünce hızını ölçümüyle ilgili bir araştırma görmedim ancak bu açıklama yıllardır popülerliğinden hiçbir şey kaybetmedi. Diyelim ki bu uzmanlar düşünce hızını ölçtü. Bunu yavaşlatmanın yolu ne?)
Peki herkes yanlış bir tek biz dil-konuşma terapistleri doğru isek doğru yaklaşım ne olmalı?
Öncelikle temel istatistiksel bilgilere hakim olmak basit bir risk analizi yapmanızı ve duruma daha doğru yaklaşmanızı sağlar:
Kekemelik okul öncesi dönemde her 100 çocuktan 7-8 tanesinde görülür (Yairi ve Ambrose, 2013). Bu çocuklardan çoğu kendiliğinden düzelirken %1 kalıcı olur. Yani sizin çocuğunuzun kendiliğinden düzelme olasılığı yüksek ancak gördüğünüz gibi %100 değil. O nedenle kesin düzelmez demek de kesin düzelir demek de yanlış.
Kekemelik genetik olarak geçiş gösterir. Bu nedenle ailesinde kekemelik hikayesi olan çocuklar daha fazla risk altındadır. Hemen yakın-uzak akrabalarınızdan bilgi toplayın. Geçmişte ya da halihazırda kekemeliği olanlar var mı? Eğer varsa riskiniz artar. Yoksa bu iki anlama gelir: Riskiniz daha düşük de olabilir sizin bilmediğiniz daha önceki jenerasyonlarda kekemelik hikayesi de olabilir ve siz bunun farkında olmayabilirsiniz. Yani kimsede yokmuş demek aslında yok demek değil.

Kekemelik kızlarda daha fazla spontan düzelirken erkeklerde kalıcı olma ihtimali daha yüksektir. Yetişkin nüfusta kekemelik oranı %1 iken erkeklerde kadınlara göre 4 kat daha fazladır (Starkweather, 1987). (Türkiye nüfusu 80 milyon dersek 800000 kişi kekeliyor. Bu kişilerden %80’i erkek %20’si kadın.) Bu nedenle çocuğunuz erkek ise riskiniz daha yüksektir.
Kekemeliğin başlama yaşı önemlidir. Ortalama başlama yaşı 33 aydır (Yairi ve Ambrose, 2013) ve 3,5 yaşında sonra başlıyorsa kronikleşme ihtimali daha fazladır.
Çocuğunuzda eşlik eden dil ve konuşma sorunları varsa:
-dil gelişim geriliği
-gelişimsel dil bozukluğu
-konuşma sesi bozukluğu yani bazı harfleri (biz konuşma sesi diyoruz anlaşılması için bu şekilde yazıyorum) söyleyemiyorsa riskiniz daha yüksektir.
Sonuç olarak risklerinizi öğrendikten sonra bir dil ve konuşma terapistine başvurun. Bir sonraki yazımda da dil ve konuşma terapistleri olarak okul öncesi dönemde kekemeliğe nasıl yaklaştığımızı açıklayacağım.

Yazar @oykutezel
Cevapla


Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi
  Tarih: 25/11/2024, 05:23