Parkinson ve Kekemelik
Kekemeliğin etiyopatogenezindeki bazal ganglion - talamokortikal motor etkilerin araştırılmasında, başlıca disfonksiyonun bazal ganglionun bir sonraki konuşma bölümünün başlatılması için zamanlama ipuçlarını üretebilmesindeki bozukluk olduğu düşünülmektedir. Bu, kazanılmış ve yeniden ortaya çıkan kekemelikle, distoni ve Parkinson gibi hastalıklar arasındaki ilişkinin de araştırılmasına yol açmaktadır.
Yeniden ortaya çıkan kekemelik ve hafif hypomimia ile başvuran kimi hastalarda karşılaşılan, vakanın Parkinson tedavisine iyi yanıt verdiği halde kekelemeye devam etmesi, bazal ganglion bozuklukları açısından dikkatle incelenmesini gerektiren bir ipucu olmaktadır.
Parkinson, tremor, rijidite ve bradikinezi kardinal özelliklerinden ikisinin varlığı ile tanı konulan nörodejeneratif bir hastalık olmakla birlikte, erken aşamalarında bu yolla saptanması doğru görülmemektedir. Nitekim yapılan istatistik incelemelerde bu yöntemle tanı konulmuş vakaların yüzde yirmibeşinde yanlış tanı konulmuş olduğu saptanmıştır.
Bir tarafın daha fazla etkilendiği asimetri, dinlenmede tremor varlığı ve levodopaya iyi yanıtın idiyopatik Parkinson teşhisinde daha güvenilir kriterler olduğu düşünülmektedir.
Erken başlangıçlı postural bozukluk, otonomik disfonksiyon, yutma güçlüğü, aksiyal rijidite ve belirgin konuşma bozukluğu ise atipik Parkinson olasılığını desteklemektedir.
Konuşma, üretiminde beynin farklı bölgelerinin son derecede senkronize rol oynadığı dinamik bir motor fonksiyon sürecidir. Wingate, kekelemeyi, "sözlü anlatımın akıcılığındaki istemsiz, sessiz ya da sesli, küçük konuşma parçalarının yani hece ya da kelimelerin tekrarı ya da uzatılmasıyla kendini gösteren kesinti" olarak tanımlamaktadır.
Palilaliadan, sesli harflerin uzatılması ve ani kitlenmeleriyle kolayca ayırt edilen kazanılmış kekemelikte, birden fazla beyin bölgesinde lezyon (bazal ganglion, putamen, korpus kallozum) görülmesi, kazanılmış kekemelik ile ilişkilenen sol hemisferin primer konuşma bölgelerindeki sorunların kekemelikten çok afaziye neden oluşturması da dikkat çekicidir.
1983 yılında, Koller'in bildirdiği ekstrapiramidal bozukluk içindeki kekemelik, başka araştırmalarda süpranükleer palsi ve parkinsonyen sendromlar içindeki kekemelik, daha yakın çalışmalarda Moretti ve arkadaşlarının bildirdiği, hiçbir konuşma sorunu öyküsü olmayan hastada subtalamik nükleus derin beyin stimülasyon ameliyatı sonrası gelişen kekemelik, distoni ve Tourette sendromu vakalarında rastlanan kekemelik, dikkatleri bazal ganglion üzerindeki çalışmalara yoğunlaştırırken, kekemeliğin basit bir sorun olmadığının altını kalın bir çizgiyle çizmektedir.
Yeniden ortaya çıkan kekemelik ve hafif hypomimia ile başvuran kimi hastalarda karşılaşılan, vakanın Parkinson tedavisine iyi yanıt verdiği halde kekelemeye devam etmesi, bazal ganglion bozuklukları açısından dikkatle incelenmesini gerektiren bir ipucu olmaktadır.
Parkinson, tremor, rijidite ve bradikinezi kardinal özelliklerinden ikisinin varlığı ile tanı konulan nörodejeneratif bir hastalık olmakla birlikte, erken aşamalarında bu yolla saptanması doğru görülmemektedir. Nitekim yapılan istatistik incelemelerde bu yöntemle tanı konulmuş vakaların yüzde yirmibeşinde yanlış tanı konulmuş olduğu saptanmıştır.
Bir tarafın daha fazla etkilendiği asimetri, dinlenmede tremor varlığı ve levodopaya iyi yanıtın idiyopatik Parkinson teşhisinde daha güvenilir kriterler olduğu düşünülmektedir.
Erken başlangıçlı postural bozukluk, otonomik disfonksiyon, yutma güçlüğü, aksiyal rijidite ve belirgin konuşma bozukluğu ise atipik Parkinson olasılığını desteklemektedir.
Konuşma, üretiminde beynin farklı bölgelerinin son derecede senkronize rol oynadığı dinamik bir motor fonksiyon sürecidir. Wingate, kekelemeyi, "sözlü anlatımın akıcılığındaki istemsiz, sessiz ya da sesli, küçük konuşma parçalarının yani hece ya da kelimelerin tekrarı ya da uzatılmasıyla kendini gösteren kesinti" olarak tanımlamaktadır.
Palilaliadan, sesli harflerin uzatılması ve ani kitlenmeleriyle kolayca ayırt edilen kazanılmış kekemelikte, birden fazla beyin bölgesinde lezyon (bazal ganglion, putamen, korpus kallozum) görülmesi, kazanılmış kekemelik ile ilişkilenen sol hemisferin primer konuşma bölgelerindeki sorunların kekemelikten çok afaziye neden oluşturması da dikkat çekicidir.
1983 yılında, Koller'in bildirdiği ekstrapiramidal bozukluk içindeki kekemelik, başka araştırmalarda süpranükleer palsi ve parkinsonyen sendromlar içindeki kekemelik, daha yakın çalışmalarda Moretti ve arkadaşlarının bildirdiği, hiçbir konuşma sorunu öyküsü olmayan hastada subtalamik nükleus derin beyin stimülasyon ameliyatı sonrası gelişen kekemelik, distoni ve Tourette sendromu vakalarında rastlanan kekemelik, dikkatleri bazal ganglion üzerindeki çalışmalara yoğunlaştırırken, kekemeliğin basit bir sorun olmadığının altını kalın bir çizgiyle çizmektedir.
(Daha ayrıntılı bilgi edinmek isteyenler için :
Wingate M.E., "A standard definition of stuttering". J. Speech Hear Disord.1964;29:484-9.
Maguire G.A., Riley G.D., Yu B.P., "A neurological basis of stuttering".Lancet Neurol 2002;1:407.
Moretti R., Torre P., Antonello R.M., Capus L., Gioulis M., Zambito Marsala S., et al. “Speech initiation hesitation” following subthalamic nucleus stimulation in a patient with Parkinson’s disease. Eur. Neurol 2003;49:251-3.
Abwender D.A., Trinidad K.S., Jones K.R., Como P.G., Hymes E., Kurlan R.,"Features resembling Tourette’s syndrome in developmental stutterers". Brain Lang. 1998;62:455-64.
Shahed J., Jankovic J., "Re-emergence of childhood stuttering in Parkinson’s disease: a hypothesis". Mov Disord 2001;16:114-8.
Benke T., Hohenstein C., Poewe W., Butterworth B., "Repetitive speech phenomena in Parkinson’s disease". J. Neurol. Neurosurg. Psychiatry 2000;69:319-24.
Alm P.A., "Stuttering and the basal ganglia circuits: a critical review of possible relations". J. Comm. Disord. 2004;37:325-69.)