Mobil giriş için Tapatalk uygulaması kullanılabilir.
Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 0/5 - 0 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Hava Akışı Tekniği,Motor Kontrolü ve C.Van Riper Metodu
koray
#1
Hava Akışı Tekniği,Motor Kontrolü ve C.Van Riper Metodu

Hava Akışı Tekniği, Martin Schwarz tarafından 1970'lerin ortalarında geliştirilmiş bir tekniktir. Schwarz bu tekniği, “Hava Yolu Genişleme Refleksi” ve “Lenal Spazm” olarak adlandırdığı sorunları çözmek amacıyla geliştirmiştir. Bu terimler birkaç yıl sonra kullanılmaz hale gelmiş olsa da Schwarz’ın hava akışı tekniğinin bir uyarlaması günümüzde hâlâ kullanılmaktadır ve kekemeliği olan kişilerin lenal blokları aşmalarına yardımcı olmak için etkili bir yaklaşım olarak kabul edilmektedir.
Normal solunum süreci incelendiğinde, soluk alma (inhalasyon) ve soluk verme (ekshalasyon) fazları vardır ve bunlar genellikle süre olarak eşittir. Ancak konuşurken soluk alıp verme farklı bir şekilde işler. Soluk alma daha hızlı yapılır, soluk verme ise daha uzun sürdürülür. Bu uzun soluk verme sırasında akciğerlerden çıkan hava konuşma için kullanılır ve fonasyon (ses üretme) sırasında yalnızca dışarıya verilen hava kullanılır.

Hava akışı Tekniği, ses telleri kapanmadan önce biraz hava vermesine izin verir ve böylece ses telleri arasında bir hava boşluğu kalır. Bu teknik sayesinde, bir kişinin nefes aldıktan sonra konuşmaya başlamadan önce kısa bir süre nefes vermesi sağlanır ve bu, ses tellerinin kapanmasını geciktirir. Böylece konuşmaya başlamadan önce duyulabilir bir “H” sesi oluşur. Örneğin, “Merhaba, benim adım Maya” derken bu “H” sesini duyabilirsiniz.
Tekniğin uygulanması:
Örneğin, “Merhaba” derken, önce kısa bir süre nefes verilir ve ardından ses telleri yavaşça bir araya gelerek ses oluşturulur. Bu teknik, özellikle sesli harfler ve W ile H gibi seslerde daha iyi çalışır, çünkü bu harflerde hava akışı daha doğal olur. Ancak p, b gibi patlayıcı harflerde hava yolu doğal olarak engellendiği için bu teknik etkili olmayabilir.Ses kıvrımları titreşmek için serbest değildir, bu nedenle bunun üstesinden gelmeye yardımcı olmak için yapacağımız şey, sürecin ilerleyen aşamalarına kadar sesin başlaması için ses kıvrımlarını bir araya getirmemektir, böylece şimdi akustik olarak duyduğunuz şey fonasyondan önce bir miktar hava verilişidir ve kulağa H sesi gibi bir şekilde "markete gidiyorum" yani bu hava akışı tekniği ne yapar fonasyonun başlangıcını geciktirir ve konuşmacıya fonasyon için ses kıvrımlarını bir araya getirmeden önce nefes vermesi için daha uzun bir süre verir.Bu nedenle sesimizi açmaya başladığımızda yapacağımız şey, normalde yapacağımızdan birkaç saniye sonrasına kadar fonasyona başlamayacağımız zamanı geciktirmektir, sonuç olarak bir hava verilişi olur, şimdi bunun ne anlama geldiğini aklınızda bulundurun. Kekeleyen bir kişide lenal blok olduğunda, ses kıvrımları bir araya gelir ve havanın verilişine izin vermeyecek kadar sıkı tutulur ve bu da lenal blokta gördüğümüzün tam tersidir.
Tekniğin temel amacı, konuşmaya yavaş, kolay ve rahat bir şekilde başlamaktır.
~Dr. Gary J.Rentschler

Eklemeler:
-Laringeal bloklar (yani ses telleri kasılmaları) yaşayan bireylerin konuşmaya başlama sürecinde konuşmaya başlamadan önce bir miktar hava bırakmanın, blokları azaltmaya yardımcı olabileceği düşüncesidir.
-Blok esnasında ses telleri (veya ses kıvrımları) birbirine o kadar sıkı kapanır ki, normalde ses çıkışı için gereken hava akışı gerçekleşmez. Bu, kişide kelimenin başında veya belirli bir ses çıkarmaya çalışırken sıkışma, zorlanma hissi yaratır. Ancak, konuşmaya başlamadan önce birkaç saniyelik bir hava verilişi yapmak, yani fonasyona başlamadan önce nefes vererek rahatlama sağlamak, bu kasılmaların gevşemesine ve sesi üretme sürecinin daha akıcı olmasına yardımcı olabilir.Bunu bir gevşeme ve hazırlık adımı olarak düşünebilirsiniz. Önce birkaç saniye boyunca kontrollü bir nefes vererek ses tellerinin rahatlamasına izin verilir.
Airflow ve motor ilişkisi:
Bir laringeal blok esnasında, motor işlevdeki kasılmalar nedeniyle hava akışı kısıtlanır. Yani, ses telleri o kadar sıkı kapanır ki, normal hava akışı engellenir ve bu da sesin çıkmasını zorlaştırır.
Hava Akışı (Airflow): Konuşmada akıcı ve rahat bir ses üretimi için sürekli ve dengeli bir hava akışı gereklidir.
Motor Kontrol: Bu akışı kontrol eden kaslar, düzgün çalışmadığında bloklar meydana gelir ve konuşma akıcılığı bozulur.
Bu yüzden, özellikle kekemelik gibi konuşma akıcılığı sorunlarında, motor kontrol (kasların gevşetilmesi ve doğru çalıştırılması) ve hava akışının uyum içinde olması önemlidir.
Motor kontrolü için uygulanacak yöntemler:
1. Ses Uzatma
Konuşma sırasında sesleri, özellikle kelimenin ilk sesini, uzatarak başlamak motor kasları gevşetir ve konuşma hızını yavaşlatarak blokların azalmasına yardımcı olabilir.
Bu teknik, kasların konuşma sürecine daha yumuşak bir geçiş yapmasını sağlar. Akıcılığı bozabilecek ani kasılmaları önlemeye yardımcı olur.
2. DAF (Delayed Auditory Feedback)
Kişinin kendi sesini birkaç milisaniye gecikmeli olarak duyduğu bir geri bildirim sistemidir.
Beyin bu gecikmeye uyum sağlarken konuşma hızı yavaşlar ve kaslar üzerinde daha fazla kontrol sağlanabilir. Bu, blokların azalmasına ve akıcılığın artmasına yol açabilir. DAF cihazları genellikle anlık sonuç verir; ancak uzun vadeli faydası kişiden kişiye değişir.Uygulamaları android/ios'da vardır(kablolu kulaklıkla tavsiye edilir)
3. Heceleme Tekniği
Kelimeler yavaş yavaş hecelere bölünerek söylenir.Bu, konuşma hızını azaltarak kasların gevşemesine ve daha kontrollü bir konuşmaya olanak tanır.
Hecelere bölmek, kelimeleri daha küçük parçalara ayırarak motor kontrolün daha iyi yapılmasını sağlar. Özellikle uzun kelimeler ve cümlelerde blok riskini azaltabilir.
4. Metronom Kullanımı
Konuşmayı bir ritim veya tempoya göre ayarlamak amacıyla metronom kullanılır. Belli bir ritimde kelimeleri söylemek, hız kontrolünü kolaylaştırır.
Ritmik bir konuşma, motor kasları daha düzenli bir şekilde kullanmayı sağlar. Ancak uzun vadede, metronomun sürekli kullanımı zor olabilir; yine de kısa vadede ritim ve hız kontrolünü öğrenmek için faydalıdır.
5. Diyafram Nefesi Egzersizleri
Derin diyafram nefesi almayı öğretir. Diyafram, konuşma sırasında stabil hava akışı sağlamak için ana kaslardan biridir.
nefesi, akıcı konuşma için gerekli olan hava akışını iyileştirir. Bu da ses tellerinin daha düzgün çalışmasını sağlar ve blokları azaltabilir.
6. Yavaş Konuşma (Prolonged Speech)
Her kelimenin yavaşça ve kontrollü bir şekilde söylenmesini içerir. Kelimeler arasında hafif duraklamalar yapılır.
Konuşma hızını düşürerek kasların daha rahat bir şekilde çalışmasına olanak tanır. Blok ve takılmaların önlenmesinde oldukça etkilidir.
7. Duyarsızlaştırma Çalışmaları
Konuşma sırasında korku, kaygı veya çekingenliği azaltmak amacıyla çeşitli duyarsızlaştırma egzersizleri yapılır. Örneğin, dışarıda insanlarla konuşma pratiği yapmak veya heyecan veren ortamlarda kontrollü konuşma deneyimleri yaşamak gibi.
Konuşma sırasındaki gerginliği azaltarak kasların daha gevşek ve kontrollü çalışmasına yardımcı olur. Sosyal kaygıyı azaltarak blokların da azalmasını sağlar.
8. Kelimeyi Önceden Görselleştirme
Söylenecek kelimeyi zihinde canlandırarak ve blok yaratacak harf veya sesleri belirleyerek konuşma sürecine hazırlanılır.
Kasların gereksiz gerilmesini önler ve bloklara karşı önlem almayı sağlar. Kelimeyi zihinde önceden canlandırmak, kelimeyi bölerek daha rahat ifade etmeyi kolaylaştırır.
Bu teknikler, motor kontrolü artırarak kekemelikte yaşanan blok ve takılmaların azaltılmasında etkilidir.
Van Riper Metodu:
Van Riper metodu, özellikle kekemelik üzerinde çalışan konuşma terapisti Charles Van Riper tarafından geliştirilen bir terapi yöntemidir. Bu yöntem, kekemeliği "ortadan kaldırmayı" değil, bireylerin kekemelikle daha etkili başa çıkmalarını sağlamayı ve bu durumu yönetmeyi hedefler. Van Riper’ın yaklaşımı “kabul ve modifikasyon” üzerine kuruludur ve “kekelemeye izin vermek” prensibi ile bireylerin kekemelikten kaynaklı kaygı ve utanç gibi olumsuz duyguları azaltmayı amaçlar.
Van Riper yönteminin temel modifikasyon teknikleri şunlardır:
1. Tanıma ve Kabul (Identification and Desensitization)
İlk aşama olarak kişinin kekemeliği tanıması, bloklar, tekrarlar veya uzatmalar gibi konuşma esnasında yaşadığı tüm kekemelik tiplerini fark etmesi sağlanır.
Bu sayede kişi kekemelik davranışlarının ve onları tetikleyen durumların daha fazla farkında olur. Kekemeliği kabul etme süreci, kaygının azalmasına yardımcı olur.
2. Gönüllü Kekemelik (Voluntary Stuttering)
Bu teknikte kişi, kontrollü ve bilinçli olarak kekelemeyi uygular.
Kekemelikten korkmayı bırakmak ve kekemeliği saklama çabasını azaltmak için kullanılır.
Ayrıca, kişi kekelediği anda kontrolü yeniden ele almayı öğrenir.
3. Blok Modifikasyonu (Cancellation)
Blok yaşandıktan sonra durup o kelimeyi tekrar daha yavaş ve kontrollü bir şekilde söylemeyi içerir.
Bu, kişinin konuşma sürecini yavaşlatmasına ve bloklarla başa çıkmasına yardımcı olur. Bu teknik, bir hata sonrasında geri dönüp durumu düzeltmeye benzer.
4. Kolaylaştırma (Pull-Out)
Kekemelik sırasında takılmayı fark ettiği anda, kişi durup kontrollü bir şekilde geçiş yapar.
Bu teknik, blok esnasında takıldığı sesi yavaşça çıkartarak devam etmeyi içerir. Örneğin, kişi "k...ka..." diye takıldıysa, duraksamadan hafifçe "ka" kısmına geçiş yapar.
Bu sayede konuşma akıcılığı daha az kesintiye uğrar ve kişi kendini daha özgüvenli hisseder.
5. Yumuşak Başlama (Preparatory Set)
Bloktan önce, daha yumuşak ve kontrollü bir başlangıç yapılmasını içerir.
Kişi kekeleyebileceği bir kelimeyi önceden belirleyip ona odaklanarak konuşmaya başlar.
Kelimeye yavaşça girilir ve kontrollü bir başlangıç yapılır, bu da konuşma akışını rahatlatır.

Van Riper (1982) motorik olarak bozulmuş bir ses, hece veya sözcükle ya da konuşmacının bu duruma tepkisiyle konuşma akışı kesildiği sırada kekemeliğin meydana geldiğini belirtmiştir.
Bu yöntem, uzun vadeli bir süreç gerektirir ve her teknik birey için farklı şekilde etkili olabilir. Van Riper metodu, konuşma terapisinin yanı sıra kaygı azaltma, güven artırma ve duyarsızlaştırma çalışmalarıyla bütünleştirilir.

Cevapla


Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi
  Tarih: 25/11/2024, 07:48