Ben Cansu. 26 yaşındayım. Şuan İzmirde yaşıyorum. Kimya Mühendisiyim. Mezun olalı 2 sene oldu,şuan işsizim. Kendimi bildim bileli kekemeyim. Bu cümleyi bu aralar çok sık kullanır oldum,bu yüzden kendimle gurur duyuyorum. Öncelikle sizlere teşekkür ediyorum. Sizin sayfalarınız ve youtube kanalınız sayesinde daha mutlu,daha umutluyum.
Hayal meyal eski usül yapılan iyileştirme yöntemlerimi hatırlıyorum. Bir inek çanından Hoca adı verilen birinin okuduğu suyu içmiştim. O pas tadı hala aklıma gelir. Sonra bir eve gittiğimi ve ordaki kadının bir suya okuduğunu,o suya uzun bir süre bakmamı istediklerini hatırlıyorum. Bunlar olurken konuşmamda farklılık olduğunun bilincinde değildim çok. Biraz daha büyüyünce dayım da benim gibi konuşuyor diye düşündüğümü hatırlıyorum. Ama kimse bu konu hakkında konuşmazdı. Çok gizli bir şey,konuşulmaması gerek sanırdım. İlkokul 1. Sınıfta sınıf gösterisinde bütün ailelerin önünde okumam gereken şiiri okuken kilitlendiğimi hatırlıyorum en net anım olarak. Ses çıkarmaya çalışıyordum,annemin gözünün içine bakıyordum ama annem ağlıyor gibiydi. Çok üzüldüğümü biliyorum o anı düşününce. Sonra gizlemem gerek sandım,senelerce devam etti. Liseye geldiğimde 1 2 kez terapiye gittim. Aslında terapi demek doğru değil,her nefeste bir kelime söyleyerek nasıl konuşur insan? Gereksiz buldum ve bıraktım. Zaten onlarda benim devam edebileceğim noktaya geldiğimi söylediler. Bir şekilde idare ettim. O sırada kulaktan dolma ‘Sesli kitap oku’,’Nefes al’,’Sakin ol’ vb. hepinizin bildiği söylemleri ister istemez deneyerek yaşadım.
Üniversiteyi kazandım. 7 sene Ankara’da yaşadım. En güzel,en sosyal zamanlarımdı. Topluluklar,çok güzel arkadaşlar,dans kursları,gönüllü projeler vs vs..Hatta hala devam eden kurucularından olduğum bir topluluk devam ediyor gönüllü işlerine. Arada aklıma gelse de,ara sıra zorlandığım anlar olsa da sorun olmaktan çıkmıştı kekemeliğim. Ama hiç kabullenmemiştim. Okul bitince İzmir’e geri döndüm. Ve kekemeliğim artmaya,onunla beraber ikincil davranışlarımda artmaya başladı. En son müzik olmayan ya da Tv açık olmayan sessiz bir ortamda konuşamıyordum. 2020’de grubunuzu buldum biraz biraz incelemeye başladım. Tek anladığım kekemeliğimi kabul etmem gerektiğiydi. Ama yanlış anlamıştım,ya da işime geleni anlamıştım. Ben de ilk iş görüşmemde ben kekemeyim dedim ve sonrasını getiremedim. En son ağladığımı hatırlıyorum.Çok utanmıştım. Halbuki çok güzel bir üniversitede okumuştum,bilgilerime ve Cv’me güveniyordum. Ama konuşamamıştım. Sonuç olarak kabul edilmedim.Ve herşeyin sebebi kekemeliğimmiş gibi gelmeye başladı. Akademik kariyer düşünebilirdim,düşünmedim. Daha iyi,daha çok iş arayabilirdim,aramadım. Şimdi geriye bakınca anlıyorum,video çekilmeyi hiç sevmemişim,ses kaydı atmayı hiç istememişim,telefonla resmi bir kurumu çok zorda kalmadıkça aramamışım,kendime konuşurken bakmaktan hep kaçmışım. Kekemelik hakkında ne duysam kaçmışım. Kekeme biriyle karşılaşınca bile kaçmışım. Aslında kendimden hep kaçmışım.Geç olsa da küçük adımlarla ilerlemeye karar verdim. Önce ajanda tutmaya ve ona günlük rutin şeyler yazmaya başladım. Kitap okuma,film izleme,yürüyüşe çıkma. Bu arada çok kitap okurum. Daha sonra her gün Kekemeler İçin Öneriler Kitabından 1 bölüm ekledim ve okumaya başladım. Daha sonra Youtube zoom yayınlarınızı izlemeye başladım yavaş yavaş. Ve bugün liseden bir arkadaşımla ilk kez kekemeliğim hakkında konuştum. Yazdığım süreçlerin küçük bir kısmını anlattım. Şuanda da bu yazıyı yazıyorum. Sıra da ne var bilmiyorum. Sizler için küçük,benim için çok büyük bir adımın başındayım. Okuduysanız teşekkür ederim.
Hayal meyal eski usül yapılan iyileştirme yöntemlerimi hatırlıyorum. Bir inek çanından Hoca adı verilen birinin okuduğu suyu içmiştim. O pas tadı hala aklıma gelir. Sonra bir eve gittiğimi ve ordaki kadının bir suya okuduğunu,o suya uzun bir süre bakmamı istediklerini hatırlıyorum. Bunlar olurken konuşmamda farklılık olduğunun bilincinde değildim çok. Biraz daha büyüyünce dayım da benim gibi konuşuyor diye düşündüğümü hatırlıyorum. Ama kimse bu konu hakkında konuşmazdı. Çok gizli bir şey,konuşulmaması gerek sanırdım. İlkokul 1. Sınıfta sınıf gösterisinde bütün ailelerin önünde okumam gereken şiiri okuken kilitlendiğimi hatırlıyorum en net anım olarak. Ses çıkarmaya çalışıyordum,annemin gözünün içine bakıyordum ama annem ağlıyor gibiydi. Çok üzüldüğümü biliyorum o anı düşününce. Sonra gizlemem gerek sandım,senelerce devam etti. Liseye geldiğimde 1 2 kez terapiye gittim. Aslında terapi demek doğru değil,her nefeste bir kelime söyleyerek nasıl konuşur insan? Gereksiz buldum ve bıraktım. Zaten onlarda benim devam edebileceğim noktaya geldiğimi söylediler. Bir şekilde idare ettim. O sırada kulaktan dolma ‘Sesli kitap oku’,’Nefes al’,’Sakin ol’ vb. hepinizin bildiği söylemleri ister istemez deneyerek yaşadım.
Üniversiteyi kazandım. 7 sene Ankara’da yaşadım. En güzel,en sosyal zamanlarımdı. Topluluklar,çok güzel arkadaşlar,dans kursları,gönüllü projeler vs vs..Hatta hala devam eden kurucularından olduğum bir topluluk devam ediyor gönüllü işlerine. Arada aklıma gelse de,ara sıra zorlandığım anlar olsa da sorun olmaktan çıkmıştı kekemeliğim. Ama hiç kabullenmemiştim. Okul bitince İzmir’e geri döndüm. Ve kekemeliğim artmaya,onunla beraber ikincil davranışlarımda artmaya başladı. En son müzik olmayan ya da Tv açık olmayan sessiz bir ortamda konuşamıyordum. 2020’de grubunuzu buldum biraz biraz incelemeye başladım. Tek anladığım kekemeliğimi kabul etmem gerektiğiydi. Ama yanlış anlamıştım,ya da işime geleni anlamıştım. Ben de ilk iş görüşmemde ben kekemeyim dedim ve sonrasını getiremedim. En son ağladığımı hatırlıyorum.Çok utanmıştım. Halbuki çok güzel bir üniversitede okumuştum,bilgilerime ve Cv’me güveniyordum. Ama konuşamamıştım. Sonuç olarak kabul edilmedim.Ve herşeyin sebebi kekemeliğimmiş gibi gelmeye başladı. Akademik kariyer düşünebilirdim,düşünmedim. Daha iyi,daha çok iş arayabilirdim,aramadım. Şimdi geriye bakınca anlıyorum,video çekilmeyi hiç sevmemişim,ses kaydı atmayı hiç istememişim,telefonla resmi bir kurumu çok zorda kalmadıkça aramamışım,kendime konuşurken bakmaktan hep kaçmışım. Kekemelik hakkında ne duysam kaçmışım. Kekeme biriyle karşılaşınca bile kaçmışım. Aslında kendimden hep kaçmışım.Geç olsa da küçük adımlarla ilerlemeye karar verdim. Önce ajanda tutmaya ve ona günlük rutin şeyler yazmaya başladım. Kitap okuma,film izleme,yürüyüşe çıkma. Bu arada çok kitap okurum. Daha sonra her gün Kekemeler İçin Öneriler Kitabından 1 bölüm ekledim ve okumaya başladım. Daha sonra Youtube zoom yayınlarınızı izlemeye başladım yavaş yavaş. Ve bugün liseden bir arkadaşımla ilk kez kekemeliğim hakkında konuştum. Yazdığım süreçlerin küçük bir kısmını anlattım. Şuanda da bu yazıyı yazıyorum. Sıra da ne var bilmiyorum. Sizler için küçük,benim için çok büyük bir adımın başındayım. Okuduysanız teşekkür ederim.