Hipnoz ile Kekemelikte Değişim: Vaka Çalışması
David Oakley ve BSA üyesi Guy Moss
Dr Oakley, Londra College Üniversitesinde Hipnoz birimi başkanıdır. ve Britanya klinik ve uygulamalı hipnoz birliği üyesidir.
Burada rapor edilen çalışma kekemeliğin değişiminde hipnozun Anksiyete azaltıcı ve güven artırıcı teknik olarak kullanılmasını incelemiştir. Standartlaştırılmış okuma malzemesi kullanılarak kontrollü şartlar çerçevesinde belirli bir süre 12 hipnoz seansı ve 3 takip seans ile orta düzey kekemelik ile ileri düzey kekemelik arasında olan 29 yaşındaki 1 kişide akıcılık kaydedildi. Hipnozda ana tema, Anksiyete yönetimi ve self hipnoz teknikleri olarak düşünülür. Ayrıca hasta hipnozu , kendi kendine uyguladığı hipnotik imajinasyonla stresli durumları eni yi şekilde kopyalayarak prova etmek için kullanır. Standartlaştırılmış materyal üzerinden yapılan testlerde ; hipnoz esnasında kekemelikte ani bir gelişme gözlenirken , hipnozdan sonra yapılan testte ise akıcılıkta kararlı bir düşüş gözlendi. Burada amaç laboratuar ortamında elde edilen kaydedilmiş gelişmeleri günlük yaşama transfer edebilmektir. Burada ayrıca , hastanın genel zihinsel iyilik halinde gözle görülür bir gelişme de rapor edildi. Bu sonuçlar kekemeliğin değişiminde hipnozun yardımcı olabileceği görüşünü destekler ve bu sonuçlar konuşma terapistlerini geleneksel kekemelik tedavilerinin yanında hipnozu kullanabilmeleri için cesaretlendirmelidir.
Hipnoz dikkatin yoğunlaşması durumudur. Genellikle derin fiziksel rahatlamanın eşlik ettiği yoğun zihinsel farkındalık ve artan imgeleme durumudur. Hafif hipnotik durum veya trans, günlük yaşantımızda herkes tarafından yaşantılanır. Yalnızca gevşeme egzersizleri ve meditasyon sırasında değil, aynı zamanda kitap okurken, tv seyrederken veya müzik dinlerken hafif hipnotik durum yaşanır.
Klinik hipnoz, birçok psikolojik veya diğer terapileri kolaylaştırmak için transı kullanılır ve her gün yaşadığımız translara dayanır. ( Gibson ve heap, 1991; Kirsch, montgomery and sapirstein, 1995 ) Klinik hipnozda, hasta hayal edilmiş durumları gerçekmiş gibi deneyimlemek için ve zihinsel ve fiziksel gevşemeyi başarmak için duygu ve düşüncelerini dağıtmadan, terapide konsantre olabilmelidir. Hipnotize edilmiş bireyler değişmeye ve daha iyi olmaya yönelik pozitif telkinleri kabul etmeye daha fazla yatkındırlar. Kendi kendine hipnoz, klinik hipnoz tedavisinin en önemli parçalarından birisidir. Kendi kendine hipnoz, kişinin hipnotik transa girmek istediği zaman, hipnoza girebilmesi yeteneğidir. Genelde günlük klinik hipnoz seansları arasında, hasta hipnozdayken, self hipnoz egzersizi için hastayı cesaretlendiren terapistin etkili olduğu düşünülür. Bireyler hipnotik yatkınlık olarak çeşitlilik gösterir. Ama çoğumuz deneysel olarak, hipnozun yararlı bir seviyesini deneyimleyebilir.
Hipnozun, Kekemelik ve diğer iletişim bozukluğu tedavisinde kullanımı yeni değildir. ve 19 YY’a kadar dayandığı rapor edilir. ( Araştırmalar için bknz. Dunnet ve Williams 1988 ) hipnotik teknikler derin gevşemenin sağlanması için kullanılırdı ve self hipnozun, kekemelikte gevşeme etkilerini sağlayamayacağı düşünülürdü. İlk zamanlar bu hastaların herhangi bir terapötik çalışma yapılmadan bile hipnotize olduğunda akıcılığın önemli oranda arttığı, en azından trans deneyimi süresince azaldığı bilinirdi.
Semptomlardaki erken bir hafifleme kekemenin tedaviye inancını artırır. Motivasyonu destekleyerek iyileşmeye yardım eder.
Gevşemenin sonucu olarak, direkt iyi olma telkini, güveni ve özsaygıyı ( ego güçlendirici telkin olarak adlandırır ) artıran telkinler verilebilir. Bahsedilen bu pozitif hisleri bir kelimeye, bir nesneye veya bir jest’e hipnoz esnasında, daha sonra hastalar tarafından günlük yaşantılarında, ihtiyaç duyduklarında bu hisleri tekrar oluşturabilmeleri için ilişkilendirilebilir.
Hipnoz esnasında, hipnotik durumdan sonrada, tepkilerde duygularda ve davranışlarda ilerlemeyi amaçlayan telkinlere Posthipnotik Telkin adı verilir. Posthipnotik telkinler normal iyi olma ve kendine güven duygularıyla ilişkilendirilebilir. Veya uygun zamanlarda geleneksel konuşma terapi tekniklerini başarmaya yönelik direktifleri verilebilir.
Hipnoz, Kekemelikte stres yönetimi ve kendine saygının geliştirilmesinde yardımcı olabilir. Başlı başına terapi veya alışılmış konuşma egzersizlerinin yanında hipnoz, kekemelerde stres yönetimi ve kendine saygının geliştirilmesinde kullanılabilir. Lockhart ve Robertson (1997) tarafından yapılan bir araştırmada her iki yaklaşım da kullanıldı. Lochart ve Robertson 7 kişilik hafif kekemelik belirtileri gösteren grup için (kekemelerin %6’sından azını kekeleyen) tedavinin ilk dönemlerinde öğretilen kendi kendine hipnozla birlikte hipnoz esnasında ego güçlendirici, anksiyete giderici telkinlerin kullanılmasıyla konuşmadaki akıcılıkta gelişme olacağını öne sürdüler.
23 kişilik daha güçlü kekemelik semptomları olan ikinci bir kekeme grubuna hipnotik prosedüre ek olarak konuşma terapisi egzersizleri yaptırıldı. Kekemelik belirtileri yoğun olan bu grubu 10 kişisi tedavinin 30 - 40 haftaları arasında konuşmanın akıcılığında sürekliliği sağlamayı başardılar. Lachart ve Robertson yaptıkları çalışmaya dayanarak kekemelik belirtileri yoğun olan kekemelerde hipnoza ek olarak konuşma terapisi tekniklerinin eklendiği kombine bir terapi öneriyor.
Hipnozun iletişim bozuklukları kapsamında potansiyel yararlarının farkına varılması sonucunda 1980’lerin başında İngiliz Dil Ve Konuşma Terapisi Birliği’ ne, hipnozun girişini kolaylaştı. Royal dil ve Konuşma Koleji terapistleri bu durumun farkına vardı. Macfarlane ve Duckworth (1990) tarafından Britanya da hipnozu kullanan Konuşma terapistleri arasında yapılan bir araştırma sonucuna göre , hipnozun akıcı konuşma bozukluklarındaki kullanımının, hızlı ve derin gevşeme, fiziksel tansiyon, kaygının azaltılması ve hastada özsaygının güçlendirilmesi olduğunu önerdiler.
Hipnozun; hafif derecede kekeme olanlarda stres ile başa çıkma ve özgüven oluşturma teknikleri ile birlikte, daha ciddi derecede kekeme olanlarda ise konuşma terapisi teknikleri ile birlikte faydalı olabileceği yönünde genel bir kanı mevcuttur. Bu kanı, genel olarak bazı klinik çalışmalara ve raporlara dayanmaktadır ve konu ile ilgili bir yargıya temel oluşturabilecek deneysel kanıt oldukça azdır. Mevcut çalışmada; orta-ciddi derecede kekeme olan bir bireyde, klinik hipnoz yönteminin, özel konuşma terapisi teknikleri kullanılmaksızın konuşma akıcılığına etkisi araştırılmıştır.
Vaka
Vaka (S); 29 yaşında, erkek, doktorasını tamamlamış bir araştırmacıdır. Hipnotik eğilimi ortalama düzeyin biraz üzerindedir. Orta-ciddi derecede olan kekemeliğinin özellikleri arasında; kelimenin bir kısmının veya tamamının tekrarı, kelimeleri uzatma ve belirtilerinin stres ile güçlü bağlantısı göze çarpmaktadır. S’nin en çok korktuğu ve kekemeliğinin arttığı durumların başında; topluluk önünde konuşma, telefonda konuşma ve metinleri yüksek sesle okuma yer almaktadır. Kekemeliğinin ne zaman başladığını hatırlamamakta, herhangi bir stresli yaşam olayı ile tetiklenmeksizin, kendiliğinden yavaş yavaş geliştiğini düşünmektedir. S, ilk olarak 6 yaşındayken bir konuşma terapistine başvurmuştur. Terapist, birkaç görüşme sonrasında S’nin kekemeliğinin tembellikten kaynaklandığı sonucuna varmıştır. S’nin ebeveynleri de aynı görüşü paylaşmış ve terapi yapılmamıştır. S, 17 yaşındayken bir hipnoterapiste başvurmuş ve 3 seans süresince progresif rahatlama teknikleri kullanılarak tedavi edilmeye çalışılmıştır. Bu tedavi ile konuşması biraz daha akıcı hale gelmiş, ancak son seanstan 3 hafta sonra görülen relaps ile kekemeliği eski haline dönmüştür. S, 22 yaşında tekrar bir hipnoterapiste başvurmuş, ancak ilk seans sonrası kekemeliğinin arttığını düşündüğü için tedaviye devam etmemiştir. 26 yaşında bir konuşma terapistine başvuran S, bu terapist ile birkaç ay düzenli olarak her hafta görüşmüştür. Terapide genel olarak nefes alma ve yavaş yavaş, uzatarak konuşma teknikleri üzerine yoğunlaşılmıştır. S, bu seanslar sonunda konuşmasında herhangi bir değişiklik olmadığını hissetmiştir.
Yöntem
Çalışma, ses kayıtlarını kolaylaştırmak ve test koşullarını standardize etmek için ses yalıtımı olan bir odada yürütülmüştür. S ilk seansta, her biri 10 kelimelik 40 cümleden oluşan yazılı bir metni (C Metnini) sesli okumuştur. Daha sonra bu metin, S için zorluk derecesine göre yirmişer cümlelik iki ayrı metne (A ve B Metinlerine) bölünmüştür. Daha sonraki 3 seansta S, temel bir veri oluşturmak amacıyla A metnini birer defa okumuştur. Bu seansları, 12 adet hipnoz seansı (aşağıda detaylı açıklanmıştır) izlemiştir. Bu seansların her birinde S; metni, hipnoz öncesi, hipnoz sırası ve hemen sonrasında olmak üzere üçer defa okumuştur. İlk 8 seans için A metni, sonraki 4 seans için ise B metni kullanılmıştır. Hem ilk seanslar hem de hipnoz seansları düzenli olarak haftada iki kere gerçekleştirilmiştir. Son hipnoz seansından sonraki üçüncü, altıncı ve onikinci haftalarda birer adet izlem seansı yürütülmüş ve S, her seansta orjinal C metnini hipnoz öncesi-sırası ve sonrasında okumuştur. Tüm kayıtlar tamamlandıktan sonra incelenmiş ve kekelemeye (tekrarlama ya da uzatmaya) rastlanan kayıtlar not edilmiştir. S’nin kekelemesi ve konuşma özellikleri için hissettikleri, soru formları yoluyla düzenli olarak izlenmiştir. S’nin konuşma akıcılığındaki değişimler konusundaki yorumlarının yanı sıra ruhsal ve fiziksel iyilik hali de her seansta kaydedilmiştir.
Hipnoz Uygulaması
İlk hipnoz seansında, hipnoz öncesinde S’den kendisini en rahat ve sakin hissedeceği “özel bir yer”i anlatması istenmiştir. Daha sonra rahat bir koltuğa oturması sağlanmış ve gözlerini kapaması istenmiştir. Standart şekilde, kas gevşetme ve düzenli nefes almayı içeren hipnotik bir indüksiyonun ardından, S’nin tarif ettiği “özel yer”i kafasında canlandırması istenmiştir. Bu arada özgüven oluşturan (ego güçlendirici) öneriler sunulmuş ve “özel yer”de deneyimlenen, rahatlık ve güven içeren olumlu duygular ile kısa sözel ifade ve hareket (sağ elini yumruk yapacak şekilde sıkma hareketi) ilişkilendirilmiştir. S’ye sözel ifade ve/veya hareketin anksiyetesini azaltacağı ve gün içinde karşılaşabileceği durumlarda sakin, güven dolu duyguları getireceği şeklinde bir hipnoz sonrası öneri getirilmiştir. S’ye aynı uygulamayı kendi kendine hipnoz ile tekrarlaması öğretilmiş ve hipnotize olmadığı duruma geri döndürülmüştür. Her gün en az bir kere kendi kendine hipnoz uygulaması önerilen S’den, kendini zor ve anksiyete uyandırıcı durumlar ile öğrendiği hipnoz teknikleri sayesinde kolaylıkla başa çıkarken hayal etmesi istenmiştir. S, kendisi için zor olan ve muhtemelen kekeleyeceği durumların bir listesini çıkarmış ve nispeten daha az zor olan durumla pratik yapmaya başlayarak, özgüven kazandıkça daha zor durumlara geçmesi istenmiştir. 12 hipnoz ve 3 izlem seansının hepsinde aynı, standart hipnoz uygulaması yapılmış ve her seans, uygun yazılı metnin 3 defa okunması da dahil olmak üzere yaklaşık 1.5 saat sürmüştür. Onikinci hipnoz seansının sonunda S’ye, hipnoz uygulamasının notlarını içeren bir ses kaseti verilmiş ve kendi kendine hipnoz uygulamasına, kaseti de dinleyerek devam etmesi istenmiştir.
Sonuçlar ve Tartışma
Yukarıdaki sonuçlar, S hipnotize değilken metin başına düşen toplam kekeleme sayısını göstermektedir. C metninde, başlangıçta %20 kekeleme görülmüştür (400 kelimede 80 kekeleme). A ve B metinlerinde de ise sırasıyla 39 ve 41 kekelemeye rastlanmıştır. A metnindeki kekeleme oranı; ilk 3 başlangıç seansı ve 1. hipnoz seansının hipnoz öncesi okumasında değişmemiştir. Bundan sonra, 8.seansa kadar kekeleme oranında düzenli bir azalma görülmüştür. 9.hipnoz seansında B metnine geçilmiş ve başlangıç kayıtlarına (42 gün öncekine) göre anlamlı düzelme görülmüştür. Bu da kekeleme oranındaki azalmanın sadece A metnine olan aşinalık nedeniyle değil, aynı zamanda konuşma akıcılığının genel olarak düzelmesi nedeniyle olduğunu göstermektedir. B metnine geçilen 9.seanstan 12.seansa kadar da belirgin düzelme saptanmıştır. Hipnoz seanslarını takip eden 3 seansta C metni kullanılmış ve konuşmadaki akıcılığın en azından 12 hafta boyunca sürdürülebildiği gösterilmiştir (C metnindeki kekeleme oranı başlangıçta %20 iken, 3.izlem seansında %0.5 olarak hesaplanmıştır).
Hipnoz sırasındaki ve sonrasındaki ölçümler, bulguların açıklığını korumak amacıyla gösterilmemiştir; ancak ilk hipnoz seansında A metni ile kekeleme oranı hipnoz öncesinde 26 iken, hipnoz sırasında 6, sonrasında ise 7 olarak kaydedilmiştir. Hipnoz sırasındaki okumalar, kendi kendine pratik seanslarından önce gerçekleştiğinden, konuşmadaki akıcılık, hipnozun akıcılık üzerine sıklıkla rapor edilen etkisine bağlanabilir; hemen arkasından gelen hipnoz sonrası dönem de bu etkinin izlerini taşımaktadır. Bu örüntü, tüm hipnoz seanslarında gözlenmiştir. S’nin ilk hipnotik seansta belirtilerinin azaldığını görmesi, ona aslında ne kadar akıcı konuşabileceğini göstermiş ve daha da yüksek akıcılık düzeyine ulaşmak için çalışmasını sağlamıştır.
S; hem el hareketi hem de “özel yer” ifadesinin, anksiyetesini azaltmakta ve sakinlik, rahatlık duygusu uyandırmakta etkili olduğunu bildirmiştir. S, hipnoz uygulamasını “yankılanan bir başarı” şeklinde özetlemiş ve sözlerine şöyle devam etmiştir:
“ Şu anda okumam ya da söylemem gereken hiçbir şeyin benim için sorun oluşturmayacağını düşünüyorum. Artık söyleyebileceğimi biliyorum, dolayısıyla hiçbir problem yok. Korkumun kısa sürede geçtiğini fark ettim.. teknikleri kullandığımda konuşmak giderek kolaylaştı. Şimdi bir şeyleri yüksek sesle okumak konusunda endişem yok – örneğin insanların yıldız fallarını. Sorun olmayacağını biliyorum ve sorun olmuyor. Kendimdeki gelişimden memnunum, bu yöntem gerçekten işe yarıyor. Rahatlayabildiğimi görüyor, bana gösterilen teknikleri kullanıyor ve kekelemeden konuşabiliyorum. Kendimdeki gelişme beni gerçekten etkiledi, hatta konuşmamdaki akıcılığa çok şaşırdığım zamanlar oldu. Geleceğe çok daha güvenli bakıyorum, her şey daha iyi olacak. Artık ne istersem yapabilirim !”.
S, bir araştırma grubuna seminer vermek gibi kendisine öğretilen tekniği kullandığı durumlardan da bahsetmiştir:
“ Böyle durumlar beni her zaman çok korkutmuştur ama bu defa hiç korkmadım. Daha önceki seminerler için saatlerce hazırlanırdım. Bu defa bir kağıt üzerine bazı anahtar kelimeler yazdım ve saatlerce konuştum. Daha önce çok fazla slayt kullanırdım, bu defa sadece bir kere kullandım. Konuşmamın öncesinde “özel yer”i ve yumruğumu kullandım, her şey çok kolaydı. Neredeyse hiç kekelemedim, kekelediğimi düşünmüyorum, bu mükemmeldi. Her şey gerçekten iyi gitti.”
Yukarıda yer verildiği gibi, S’nin konuşmasındaki düzelme konusundaki olumlu hisleri, doldurması istenen soru formlarında da göze çarpıyordu.
İki tanesi hipnoz içermek üzere, 23 yıla yayılmış 4 başarısız tedavi girişimi öyküsüne rağmen, bu deneysel çalışmada bahsi geçen basit hipnoz uygulaması, konuşma akıcılığında stabil bir iyileşme sağlamış ve bu iyileşmeyi laboratuar dışı mekanlara da taşımış görünmektedir. Daha uzun dönemli sonuçları değerlendirmek amacıyla 6 aylık ve yıllık izlem seanslarının yapılması planlanmaktadır. Elbette, bu çalışmadaki bulguların güvenilirliği ve genele yayılabilirliğini değerlendirmek ve hipnozun rolünü araştırabilmek için daha fazla deneysel çalışmaya ihtiyaç vardır. Yine de elde edilen sonuçlar; hipnoz ile birlikte uygulanan anksiyete yönetimi ve özgüven oluşturma gibi psikolojik tekniklerin, kekeleme sorununa belirgin ve kalıcı değişiklikler getirdiği görüşü ile uyumlu bulunmuştur.
Konuşma terapistleri ve iletişim bozukluklarının tedavisi ile ilgilenen diğer terapistler, mevcut klinik becerilerini desteklemek amacıyla hipnoz teknikleri kazanmaları konusunda teşvik edilmelidirler.
Referanslar:
Dunnet, C.P. & Williams, J.E. (1988) Hypnosis in speech therapy. In M. Heap (ed) Hypnosis: Current Clinical, Experimental and Forensic Practices. London: Croom Helm. Pp 246-256.
Gibson, H.B. & Heap, M. (1991) Hypnosis in Therapy. London: Lawrence Erlbaum Associates.
Kirsch, I., Montgomery, G & Sapirstein, G. (1995) Hypnosis as an adjunct to cognitive behavioural psychotherapy: A meta-analysis. Journal of Consulting and Clinical Psychology 63. 214-220.
Lockhart, M.S. & Robertson, A.W. (1977) Hypnosis and speech therapy as a combined therapeutic approach to the problem of stammering: A study of thirty patients. British Journal of Disorders of Communication. 12. 97-108.
Macfarlane, F.K. & Duckworth, M. (1990) The use of hypnosis in speech therapy. A questionnaire study. British Journal of Disorders of Communication. 25. 227-246.
Yazarlar
“Speaking Out” Dergisi - 1996 İlkbahar Sayısı .
Çeviren: Psk Dnş Şahin UÇAR
Dr Oakley, Londra College Üniversitesinde Hipnoz birimi başkanıdır. ve Britanya klinik ve uygulamalı hipnoz birliği üyesidir.
Burada rapor edilen çalışma kekemeliğin değişiminde hipnozun Anksiyete azaltıcı ve güven artırıcı teknik olarak kullanılmasını incelemiştir. Standartlaştırılmış okuma malzemesi kullanılarak kontrollü şartlar çerçevesinde belirli bir süre 12 hipnoz seansı ve 3 takip seans ile orta düzey kekemelik ile ileri düzey kekemelik arasında olan 29 yaşındaki 1 kişide akıcılık kaydedildi. Hipnozda ana tema, Anksiyete yönetimi ve self hipnoz teknikleri olarak düşünülür. Ayrıca hasta hipnozu , kendi kendine uyguladığı hipnotik imajinasyonla stresli durumları eni yi şekilde kopyalayarak prova etmek için kullanır. Standartlaştırılmış materyal üzerinden yapılan testlerde ; hipnoz esnasında kekemelikte ani bir gelişme gözlenirken , hipnozdan sonra yapılan testte ise akıcılıkta kararlı bir düşüş gözlendi. Burada amaç laboratuar ortamında elde edilen kaydedilmiş gelişmeleri günlük yaşama transfer edebilmektir. Burada ayrıca , hastanın genel zihinsel iyilik halinde gözle görülür bir gelişme de rapor edildi. Bu sonuçlar kekemeliğin değişiminde hipnozun yardımcı olabileceği görüşünü destekler ve bu sonuçlar konuşma terapistlerini geleneksel kekemelik tedavilerinin yanında hipnozu kullanabilmeleri için cesaretlendirmelidir.
Hipnoz dikkatin yoğunlaşması durumudur. Genellikle derin fiziksel rahatlamanın eşlik ettiği yoğun zihinsel farkındalık ve artan imgeleme durumudur. Hafif hipnotik durum veya trans, günlük yaşantımızda herkes tarafından yaşantılanır. Yalnızca gevşeme egzersizleri ve meditasyon sırasında değil, aynı zamanda kitap okurken, tv seyrederken veya müzik dinlerken hafif hipnotik durum yaşanır.
Klinik hipnoz, birçok psikolojik veya diğer terapileri kolaylaştırmak için transı kullanılır ve her gün yaşadığımız translara dayanır. ( Gibson ve heap, 1991; Kirsch, montgomery and sapirstein, 1995 ) Klinik hipnozda, hasta hayal edilmiş durumları gerçekmiş gibi deneyimlemek için ve zihinsel ve fiziksel gevşemeyi başarmak için duygu ve düşüncelerini dağıtmadan, terapide konsantre olabilmelidir. Hipnotize edilmiş bireyler değişmeye ve daha iyi olmaya yönelik pozitif telkinleri kabul etmeye daha fazla yatkındırlar. Kendi kendine hipnoz, klinik hipnoz tedavisinin en önemli parçalarından birisidir. Kendi kendine hipnoz, kişinin hipnotik transa girmek istediği zaman, hipnoza girebilmesi yeteneğidir. Genelde günlük klinik hipnoz seansları arasında, hasta hipnozdayken, self hipnoz egzersizi için hastayı cesaretlendiren terapistin etkili olduğu düşünülür. Bireyler hipnotik yatkınlık olarak çeşitlilik gösterir. Ama çoğumuz deneysel olarak, hipnozun yararlı bir seviyesini deneyimleyebilir.
Hipnozun, Kekemelik ve diğer iletişim bozukluğu tedavisinde kullanımı yeni değildir. ve 19 YY’a kadar dayandığı rapor edilir. ( Araştırmalar için bknz. Dunnet ve Williams 1988 ) hipnotik teknikler derin gevşemenin sağlanması için kullanılırdı ve self hipnozun, kekemelikte gevşeme etkilerini sağlayamayacağı düşünülürdü. İlk zamanlar bu hastaların herhangi bir terapötik çalışma yapılmadan bile hipnotize olduğunda akıcılığın önemli oranda arttığı, en azından trans deneyimi süresince azaldığı bilinirdi.
Semptomlardaki erken bir hafifleme kekemenin tedaviye inancını artırır. Motivasyonu destekleyerek iyileşmeye yardım eder.
Gevşemenin sonucu olarak, direkt iyi olma telkini, güveni ve özsaygıyı ( ego güçlendirici telkin olarak adlandırır ) artıran telkinler verilebilir. Bahsedilen bu pozitif hisleri bir kelimeye, bir nesneye veya bir jest’e hipnoz esnasında, daha sonra hastalar tarafından günlük yaşantılarında, ihtiyaç duyduklarında bu hisleri tekrar oluşturabilmeleri için ilişkilendirilebilir.
Hipnoz esnasında, hipnotik durumdan sonrada, tepkilerde duygularda ve davranışlarda ilerlemeyi amaçlayan telkinlere Posthipnotik Telkin adı verilir. Posthipnotik telkinler normal iyi olma ve kendine güven duygularıyla ilişkilendirilebilir. Veya uygun zamanlarda geleneksel konuşma terapi tekniklerini başarmaya yönelik direktifleri verilebilir.
Hipnoz, Kekemelikte stres yönetimi ve kendine saygının geliştirilmesinde yardımcı olabilir. Başlı başına terapi veya alışılmış konuşma egzersizlerinin yanında hipnoz, kekemelerde stres yönetimi ve kendine saygının geliştirilmesinde kullanılabilir. Lockhart ve Robertson (1997) tarafından yapılan bir araştırmada her iki yaklaşım da kullanıldı. Lochart ve Robertson 7 kişilik hafif kekemelik belirtileri gösteren grup için (kekemelerin %6’sından azını kekeleyen) tedavinin ilk dönemlerinde öğretilen kendi kendine hipnozla birlikte hipnoz esnasında ego güçlendirici, anksiyete giderici telkinlerin kullanılmasıyla konuşmadaki akıcılıkta gelişme olacağını öne sürdüler.
23 kişilik daha güçlü kekemelik semptomları olan ikinci bir kekeme grubuna hipnotik prosedüre ek olarak konuşma terapisi egzersizleri yaptırıldı. Kekemelik belirtileri yoğun olan bu grubu 10 kişisi tedavinin 30 - 40 haftaları arasında konuşmanın akıcılığında sürekliliği sağlamayı başardılar. Lachart ve Robertson yaptıkları çalışmaya dayanarak kekemelik belirtileri yoğun olan kekemelerde hipnoza ek olarak konuşma terapisi tekniklerinin eklendiği kombine bir terapi öneriyor.
Hipnozun iletişim bozuklukları kapsamında potansiyel yararlarının farkına varılması sonucunda 1980’lerin başında İngiliz Dil Ve Konuşma Terapisi Birliği’ ne, hipnozun girişini kolaylaştı. Royal dil ve Konuşma Koleji terapistleri bu durumun farkına vardı. Macfarlane ve Duckworth (1990) tarafından Britanya da hipnozu kullanan Konuşma terapistleri arasında yapılan bir araştırma sonucuna göre , hipnozun akıcı konuşma bozukluklarındaki kullanımının, hızlı ve derin gevşeme, fiziksel tansiyon, kaygının azaltılması ve hastada özsaygının güçlendirilmesi olduğunu önerdiler.
Hipnozun; hafif derecede kekeme olanlarda stres ile başa çıkma ve özgüven oluşturma teknikleri ile birlikte, daha ciddi derecede kekeme olanlarda ise konuşma terapisi teknikleri ile birlikte faydalı olabileceği yönünde genel bir kanı mevcuttur. Bu kanı, genel olarak bazı klinik çalışmalara ve raporlara dayanmaktadır ve konu ile ilgili bir yargıya temel oluşturabilecek deneysel kanıt oldukça azdır. Mevcut çalışmada; orta-ciddi derecede kekeme olan bir bireyde, klinik hipnoz yönteminin, özel konuşma terapisi teknikleri kullanılmaksızın konuşma akıcılığına etkisi araştırılmıştır.
Vaka
Vaka (S); 29 yaşında, erkek, doktorasını tamamlamış bir araştırmacıdır. Hipnotik eğilimi ortalama düzeyin biraz üzerindedir. Orta-ciddi derecede olan kekemeliğinin özellikleri arasında; kelimenin bir kısmının veya tamamının tekrarı, kelimeleri uzatma ve belirtilerinin stres ile güçlü bağlantısı göze çarpmaktadır. S’nin en çok korktuğu ve kekemeliğinin arttığı durumların başında; topluluk önünde konuşma, telefonda konuşma ve metinleri yüksek sesle okuma yer almaktadır. Kekemeliğinin ne zaman başladığını hatırlamamakta, herhangi bir stresli yaşam olayı ile tetiklenmeksizin, kendiliğinden yavaş yavaş geliştiğini düşünmektedir. S, ilk olarak 6 yaşındayken bir konuşma terapistine başvurmuştur. Terapist, birkaç görüşme sonrasında S’nin kekemeliğinin tembellikten kaynaklandığı sonucuna varmıştır. S’nin ebeveynleri de aynı görüşü paylaşmış ve terapi yapılmamıştır. S, 17 yaşındayken bir hipnoterapiste başvurmuş ve 3 seans süresince progresif rahatlama teknikleri kullanılarak tedavi edilmeye çalışılmıştır. Bu tedavi ile konuşması biraz daha akıcı hale gelmiş, ancak son seanstan 3 hafta sonra görülen relaps ile kekemeliği eski haline dönmüştür. S, 22 yaşında tekrar bir hipnoterapiste başvurmuş, ancak ilk seans sonrası kekemeliğinin arttığını düşündüğü için tedaviye devam etmemiştir. 26 yaşında bir konuşma terapistine başvuran S, bu terapist ile birkaç ay düzenli olarak her hafta görüşmüştür. Terapide genel olarak nefes alma ve yavaş yavaş, uzatarak konuşma teknikleri üzerine yoğunlaşılmıştır. S, bu seanslar sonunda konuşmasında herhangi bir değişiklik olmadığını hissetmiştir.
Yöntem
Çalışma, ses kayıtlarını kolaylaştırmak ve test koşullarını standardize etmek için ses yalıtımı olan bir odada yürütülmüştür. S ilk seansta, her biri 10 kelimelik 40 cümleden oluşan yazılı bir metni (C Metnini) sesli okumuştur. Daha sonra bu metin, S için zorluk derecesine göre yirmişer cümlelik iki ayrı metne (A ve B Metinlerine) bölünmüştür. Daha sonraki 3 seansta S, temel bir veri oluşturmak amacıyla A metnini birer defa okumuştur. Bu seansları, 12 adet hipnoz seansı (aşağıda detaylı açıklanmıştır) izlemiştir. Bu seansların her birinde S; metni, hipnoz öncesi, hipnoz sırası ve hemen sonrasında olmak üzere üçer defa okumuştur. İlk 8 seans için A metni, sonraki 4 seans için ise B metni kullanılmıştır. Hem ilk seanslar hem de hipnoz seansları düzenli olarak haftada iki kere gerçekleştirilmiştir. Son hipnoz seansından sonraki üçüncü, altıncı ve onikinci haftalarda birer adet izlem seansı yürütülmüş ve S, her seansta orjinal C metnini hipnoz öncesi-sırası ve sonrasında okumuştur. Tüm kayıtlar tamamlandıktan sonra incelenmiş ve kekelemeye (tekrarlama ya da uzatmaya) rastlanan kayıtlar not edilmiştir. S’nin kekelemesi ve konuşma özellikleri için hissettikleri, soru formları yoluyla düzenli olarak izlenmiştir. S’nin konuşma akıcılığındaki değişimler konusundaki yorumlarının yanı sıra ruhsal ve fiziksel iyilik hali de her seansta kaydedilmiştir.
Hipnoz Uygulaması
İlk hipnoz seansında, hipnoz öncesinde S’den kendisini en rahat ve sakin hissedeceği “özel bir yer”i anlatması istenmiştir. Daha sonra rahat bir koltuğa oturması sağlanmış ve gözlerini kapaması istenmiştir. Standart şekilde, kas gevşetme ve düzenli nefes almayı içeren hipnotik bir indüksiyonun ardından, S’nin tarif ettiği “özel yer”i kafasında canlandırması istenmiştir. Bu arada özgüven oluşturan (ego güçlendirici) öneriler sunulmuş ve “özel yer”de deneyimlenen, rahatlık ve güven içeren olumlu duygular ile kısa sözel ifade ve hareket (sağ elini yumruk yapacak şekilde sıkma hareketi) ilişkilendirilmiştir. S’ye sözel ifade ve/veya hareketin anksiyetesini azaltacağı ve gün içinde karşılaşabileceği durumlarda sakin, güven dolu duyguları getireceği şeklinde bir hipnoz sonrası öneri getirilmiştir. S’ye aynı uygulamayı kendi kendine hipnoz ile tekrarlaması öğretilmiş ve hipnotize olmadığı duruma geri döndürülmüştür. Her gün en az bir kere kendi kendine hipnoz uygulaması önerilen S’den, kendini zor ve anksiyete uyandırıcı durumlar ile öğrendiği hipnoz teknikleri sayesinde kolaylıkla başa çıkarken hayal etmesi istenmiştir. S, kendisi için zor olan ve muhtemelen kekeleyeceği durumların bir listesini çıkarmış ve nispeten daha az zor olan durumla pratik yapmaya başlayarak, özgüven kazandıkça daha zor durumlara geçmesi istenmiştir. 12 hipnoz ve 3 izlem seansının hepsinde aynı, standart hipnoz uygulaması yapılmış ve her seans, uygun yazılı metnin 3 defa okunması da dahil olmak üzere yaklaşık 1.5 saat sürmüştür. Onikinci hipnoz seansının sonunda S’ye, hipnoz uygulamasının notlarını içeren bir ses kaseti verilmiş ve kendi kendine hipnoz uygulamasına, kaseti de dinleyerek devam etmesi istenmiştir.
Sonuçlar ve Tartışma
Yukarıdaki sonuçlar, S hipnotize değilken metin başına düşen toplam kekeleme sayısını göstermektedir. C metninde, başlangıçta %20 kekeleme görülmüştür (400 kelimede 80 kekeleme). A ve B metinlerinde de ise sırasıyla 39 ve 41 kekelemeye rastlanmıştır. A metnindeki kekeleme oranı; ilk 3 başlangıç seansı ve 1. hipnoz seansının hipnoz öncesi okumasında değişmemiştir. Bundan sonra, 8.seansa kadar kekeleme oranında düzenli bir azalma görülmüştür. 9.hipnoz seansında B metnine geçilmiş ve başlangıç kayıtlarına (42 gün öncekine) göre anlamlı düzelme görülmüştür. Bu da kekeleme oranındaki azalmanın sadece A metnine olan aşinalık nedeniyle değil, aynı zamanda konuşma akıcılığının genel olarak düzelmesi nedeniyle olduğunu göstermektedir. B metnine geçilen 9.seanstan 12.seansa kadar da belirgin düzelme saptanmıştır. Hipnoz seanslarını takip eden 3 seansta C metni kullanılmış ve konuşmadaki akıcılığın en azından 12 hafta boyunca sürdürülebildiği gösterilmiştir (C metnindeki kekeleme oranı başlangıçta %20 iken, 3.izlem seansında %0.5 olarak hesaplanmıştır).
Hipnoz sırasındaki ve sonrasındaki ölçümler, bulguların açıklığını korumak amacıyla gösterilmemiştir; ancak ilk hipnoz seansında A metni ile kekeleme oranı hipnoz öncesinde 26 iken, hipnoz sırasında 6, sonrasında ise 7 olarak kaydedilmiştir. Hipnoz sırasındaki okumalar, kendi kendine pratik seanslarından önce gerçekleştiğinden, konuşmadaki akıcılık, hipnozun akıcılık üzerine sıklıkla rapor edilen etkisine bağlanabilir; hemen arkasından gelen hipnoz sonrası dönem de bu etkinin izlerini taşımaktadır. Bu örüntü, tüm hipnoz seanslarında gözlenmiştir. S’nin ilk hipnotik seansta belirtilerinin azaldığını görmesi, ona aslında ne kadar akıcı konuşabileceğini göstermiş ve daha da yüksek akıcılık düzeyine ulaşmak için çalışmasını sağlamıştır.
S; hem el hareketi hem de “özel yer” ifadesinin, anksiyetesini azaltmakta ve sakinlik, rahatlık duygusu uyandırmakta etkili olduğunu bildirmiştir. S, hipnoz uygulamasını “yankılanan bir başarı” şeklinde özetlemiş ve sözlerine şöyle devam etmiştir:
“ Şu anda okumam ya da söylemem gereken hiçbir şeyin benim için sorun oluşturmayacağını düşünüyorum. Artık söyleyebileceğimi biliyorum, dolayısıyla hiçbir problem yok. Korkumun kısa sürede geçtiğini fark ettim.. teknikleri kullandığımda konuşmak giderek kolaylaştı. Şimdi bir şeyleri yüksek sesle okumak konusunda endişem yok – örneğin insanların yıldız fallarını. Sorun olmayacağını biliyorum ve sorun olmuyor. Kendimdeki gelişimden memnunum, bu yöntem gerçekten işe yarıyor. Rahatlayabildiğimi görüyor, bana gösterilen teknikleri kullanıyor ve kekelemeden konuşabiliyorum. Kendimdeki gelişme beni gerçekten etkiledi, hatta konuşmamdaki akıcılığa çok şaşırdığım zamanlar oldu. Geleceğe çok daha güvenli bakıyorum, her şey daha iyi olacak. Artık ne istersem yapabilirim !”.
S, bir araştırma grubuna seminer vermek gibi kendisine öğretilen tekniği kullandığı durumlardan da bahsetmiştir:
“ Böyle durumlar beni her zaman çok korkutmuştur ama bu defa hiç korkmadım. Daha önceki seminerler için saatlerce hazırlanırdım. Bu defa bir kağıt üzerine bazı anahtar kelimeler yazdım ve saatlerce konuştum. Daha önce çok fazla slayt kullanırdım, bu defa sadece bir kere kullandım. Konuşmamın öncesinde “özel yer”i ve yumruğumu kullandım, her şey çok kolaydı. Neredeyse hiç kekelemedim, kekelediğimi düşünmüyorum, bu mükemmeldi. Her şey gerçekten iyi gitti.”
Yukarıda yer verildiği gibi, S’nin konuşmasındaki düzelme konusundaki olumlu hisleri, doldurması istenen soru formlarında da göze çarpıyordu.
İki tanesi hipnoz içermek üzere, 23 yıla yayılmış 4 başarısız tedavi girişimi öyküsüne rağmen, bu deneysel çalışmada bahsi geçen basit hipnoz uygulaması, konuşma akıcılığında stabil bir iyileşme sağlamış ve bu iyileşmeyi laboratuar dışı mekanlara da taşımış görünmektedir. Daha uzun dönemli sonuçları değerlendirmek amacıyla 6 aylık ve yıllık izlem seanslarının yapılması planlanmaktadır. Elbette, bu çalışmadaki bulguların güvenilirliği ve genele yayılabilirliğini değerlendirmek ve hipnozun rolünü araştırabilmek için daha fazla deneysel çalışmaya ihtiyaç vardır. Yine de elde edilen sonuçlar; hipnoz ile birlikte uygulanan anksiyete yönetimi ve özgüven oluşturma gibi psikolojik tekniklerin, kekeleme sorununa belirgin ve kalıcı değişiklikler getirdiği görüşü ile uyumlu bulunmuştur.
Konuşma terapistleri ve iletişim bozukluklarının tedavisi ile ilgilenen diğer terapistler, mevcut klinik becerilerini desteklemek amacıyla hipnoz teknikleri kazanmaları konusunda teşvik edilmelidirler.
Referanslar:
Dunnet, C.P. & Williams, J.E. (1988) Hypnosis in speech therapy. In M. Heap (ed) Hypnosis: Current Clinical, Experimental and Forensic Practices. London: Croom Helm. Pp 246-256.
Gibson, H.B. & Heap, M. (1991) Hypnosis in Therapy. London: Lawrence Erlbaum Associates.
Kirsch, I., Montgomery, G & Sapirstein, G. (1995) Hypnosis as an adjunct to cognitive behavioural psychotherapy: A meta-analysis. Journal of Consulting and Clinical Psychology 63. 214-220.
Lockhart, M.S. & Robertson, A.W. (1977) Hypnosis and speech therapy as a combined therapeutic approach to the problem of stammering: A study of thirty patients. British Journal of Disorders of Communication. 12. 97-108.
Macfarlane, F.K. & Duckworth, M. (1990) The use of hypnosis in speech therapy. A questionnaire study. British Journal of Disorders of Communication. 25. 227-246.
Yazarlar
“Speaking Out” Dergisi - 1996 İlkbahar Sayısı .
Çeviren: Psk Dnş Şahin UÇAR
Dr. David Oakley ve Guy Moss
"Burada fikirden ziyade uluslararası alanda yapılmış araştırmalar var.
Hipnoz kekemeliği hiçbir şekilde ortadan kaldıramaz, ancak kekemelik korkularını belli derecede dizginleyebilir veya azaltabilir.
Bugüne kadar hipnozdan kalıcı fayda sağlayan tek bir kişiyle karşılaştım (100'lerce kekeme tanıyorum). O kişi diyor ki hipnotist eski kemikleşmiş korkularını çözmüş ve kendisini kekemeliğin başlangıcına geri götürmüş. Yani geç kekelemeye başlayan bir çocukmuş, 7 yaşında filan başlamış ve ilk kekelediği anı aklına getirmiş.
Daha sonra hipnotist korkularını ele almış ve OLUMSUZ düşünceleri OLUMLU düşüncelere çevirmeye çalışmış. Kişi ve olayları resim olarak belirlemiş, korktuğu şeylerin yerine güzel resimler koymuş örneğin 'telefon' korkulu bir şeyse üzerine çiçek resmi yapıştırmış ki telefona her baktığında güzel sevdiği çiçek aklına gelsin.
Neyse ki tanıdığım arkadaş kekeleme korkusunu bu şekilde yenmiş ve kekemeliği azalmış. Bu demek değildir ki artık kekelemiyor. Kekeliyor ama az kekeliyor. Bazen stres nedeniyle eski duyguları geri geliyormuş o zaman hipnotistine gidip 1-2 seans daha alıyormuş.
Anlaşılan hipnoz da sadece kekemelik sonucunda oluşan ama kekemeliğin şiddetlenmesine yol açan kaygıları etkileyebilir. Yoksa kekemeliğin kendisi (ham kekemelik) kalıcıdır.
Petra"
Hipnoz kekemeliği hiçbir şekilde ortadan kaldıramaz, ancak kekemelik korkularını belli derecede dizginleyebilir veya azaltabilir.
Bugüne kadar hipnozdan kalıcı fayda sağlayan tek bir kişiyle karşılaştım (100'lerce kekeme tanıyorum). O kişi diyor ki hipnotist eski kemikleşmiş korkularını çözmüş ve kendisini kekemeliğin başlangıcına geri götürmüş. Yani geç kekelemeye başlayan bir çocukmuş, 7 yaşında filan başlamış ve ilk kekelediği anı aklına getirmiş.
Daha sonra hipnotist korkularını ele almış ve OLUMSUZ düşünceleri OLUMLU düşüncelere çevirmeye çalışmış. Kişi ve olayları resim olarak belirlemiş, korktuğu şeylerin yerine güzel resimler koymuş örneğin 'telefon' korkulu bir şeyse üzerine çiçek resmi yapıştırmış ki telefona her baktığında güzel sevdiği çiçek aklına gelsin.
Neyse ki tanıdığım arkadaş kekeleme korkusunu bu şekilde yenmiş ve kekemeliği azalmış. Bu demek değildir ki artık kekelemiyor. Kekeliyor ama az kekeliyor. Bazen stres nedeniyle eski duyguları geri geliyormuş o zaman hipnotistine gidip 1-2 seans daha alıyormuş.
Anlaşılan hipnoz da sadece kekemelik sonucunda oluşan ama kekemeliğin şiddetlenmesine yol açan kaygıları etkileyebilir. Yoksa kekemeliğin kendisi (ham kekemelik) kalıcıdır.
Petra"