Merhaba arkadaşlar,
kekemeleri kaba hatlarıyla iki gruba ayırmak mümkündür. (Bunu 'Kekemeler için öneriler' kitabının son bölümlerinde de bir daha ayrıntılı okuyabilirsiniz.)
Bu yazımla özelikle A tipi kekemeler üzerinde durmak istiyorum çünkü az ve hatta çok az kekeledikleri halde en mutsuz kekemeler onlardır. Ama aynı zamanda en basit yöntemlerle en fazla ilerlemeyi başarabilenler yine onlar...
A tipi kekemeler çoğu zaman düzgün ve normal konuşur. Kekemelik içinde saatli bir bomba gibi saklıdır. Ne zaman patlayacağını önceden kestiremez. Kekeme olduğunu dile getirmez, çevresi de 'sen kekeliyorsun' deyince kendini yenilgiye uğramış gibi hisseder.
Tersine kekemeliğini zaman zaman dile getirince çevresi kendisini 'yok be, sen kekeme değilsin' diye teselli etmeye çalışır. Burada dış görünümü ile yaşadığı gerçek arasında bir çelişki oluşur. Kekeme olduğunu bilir ama bunu bir türlü kabullenmek istemez. Kabullenmeye yeltenirse de çevresi 'sen kekeme değilsin' der.
İki şeyin arasında bocalayıp durur.
Ondan sonra yine bir an patlak verir ve istediği kelimeyi bir türlü çıkartamaz. B tipi kekemeler gibi deneyimli olmadığı için tüm duygular aynı anda üzerine gelir: korku, utanç, kalp çarpıntısı...
Düşünür düşünür nerede patlak verdiğini anlamaya çalışır. Derste okurken... Ekmek alırken... Sokakta birine yol sorarken... Anne babası bile çocuğun kekemeliğini ciddiye almaz çünkü evde gayet güzel konuşur. Kekemeliğini gizler. 'Şey' deyip durur. 'Bayramın mübarek olsun' - diyemeyeceğini anlar, 'iyi bayramlar' der. Babası ise 'Yok be oğlum, sen hele Ahmed'e bak, onunki tam kekemelik sen ise ara sıra bir kelimeye takılıyorsun. Seninki heyecandan olsa gerek' der.
Her türlü izahat kendisine rahatlık verir yeter ki kekemelik olmasın. Ve kendisi de bu mazeretleri kullanmaya başlar. 'Kelimeyi unuttum', 'konsantre olamadım'. Herşey iyi de kekemelik olmasın. Çünkü kendisinde oluşan algıya göre kekemelik adam öldürmekten daha da kötü olan bir suçtur.
Konuşurken aksaklıkların olduğunun farkında ama çevresinin bunu kekemelik olarak algılamadığının bilincinde olduğu için maskesini düşürmek istemez. 'Madem millet beni kekeme olarak görmez, ben de olmadığımı ispatlayayım!' der. Ve bir an yine kötü takılır. 'Ankara' diyecek, 'I - ı - ı - ı' deyip durur. 'Şey ı... Şey ı...' Ankara çıkmıyor ağzından. Ama hani kekeme değil ya.... Değilse nedir ya? Değilse neden 'Ankara' çıkmıyor ağzından? Bu tür anlarda ister ki dünya yarılsın kendisi de açılan deliğe girsin bir daha görünmesin. Ama dünya yarılmıyor, çevresindeki insanlar onun yerine 'Ankara' kelimesini tamamlıyor kendisi de o anda hem onlara sarılmak ister, hem de nefret eder. Neden bunlar söyleyebilir de ben niye söyleyemiyorum diye. Ve neden bir an sonra bütün bu büyü biter de 100 defa 1000 defa Ankara söyleyebilirim diye.
Kekemelik bir damokles kılıcı gibi üzerinde sallanıp durur. Her zaman olsa alışabilir belki. Ama bu şekilde alışamaz. Bir topluluğun içinde normal konuşan gibi başka bir toplulukta kekeme gibi görünür.
A tipi kekemeler daha çok içine kapanan, görünmeyen kekemelerdir. Konuşmaları görünüşte güzel ama içlerindeki mücadaleyi iyi terapistlerden başka hiç kimse anlayamaz.
Peki bunun çözümü nedir?
Bunun çözümü B tipi kekemelere göre çok daha kolay, sadece cesaret ister çünkü: Zihinde devrim yapmalısın!
A tipi bir kekeme olarak zaman zaman kendin bile 'ben bugün hiçbir şey yapmadan kekelemedim' diye düşünerek kendini kekeme değilim diye avutursun. Semptom göstermeyince bunun kekemelik olmadığını düşünürsün.
Bunu bilincine çıkarıp aynanın karşısına çıkarak 'ben kekemeyim' diyeceksin. Çevrendeki insanlara 'kekeme olduğumu biliyor muydun?' diyeceksin. 'Yok ya, seninki kekemelik değil ki? Filan kişiyi tanıyor musun? Esas kekeme odur!' deyince karşı çıkacaksın. Hafif bir kekemeliğin, söyleyeceğin kelime yerine şey şey demenin de kekemelik olduğunu anlatacaksın.
Gizli semptomlar nasıl açık semptomlara çevrilir?
En zor olanı budur. Bugüne kadar aman aman kekemelik semptomu olmasın da ne olursa olsun diye konuşmadaki en ufak bir aksaklıkta keser herhangi bir yöntem kullanırdın. Ya nefes alıp yeniden dener, ya da şey şey gibi erteleyici kelimeler kullanırdın, ya da başka bir kelime seçerdin.
Bundan sonra 'haydi bakalım işi akışına bıraksam acaba ne olur' diye durmayacaksın. Bu mümkün değilse önce kendi kendine, sonra tanımadığın insanlara karşı ve en sonunda tanıdığın insanlara karşı gönüllü kekemeliği devreye sokacaksın.
Bunu yapınca zaten kimse artık 'sen kekeme değilsin' demez. 'Tamam tamam, şimdi kekeme olduğunu fark ettim' derler.
Ve bunun sana nasıl bir rahatlık getireceğini o zaman anlayacaksın.
A tipi kekemelerin genellikle en büyük sorunları kekemeliğe karşı çok fazla duyarlılaşmış olmaları. İyi bir duyarsızlaştırma çalışması sonucunda bütün negatif düşünceler, korku ve endişeler sıfırlanır.
O zaman daha önce seni yere yıkan ağır bloklar da artık kendiliğinden kaybolur ve geriye kalan ufak tefek takılmalara tolerans tanıyabilirsin. Çünkü kekemesin. Bunu sana inanmayan veya bu işi küçümsemeye çalışan herkese karşı savunabilirsin.
Çünkü kekemelik suç değildir. Kekemelik senin insan olarak değerini hiçbir şekilde azaltmaz.
Kekemeler ABD'de yapılan bir çalışmaya göre zeka testlerinde normal konuşanlardan 14 puan daha zeki çıkmışlar.
Öyleyse kendini ezik hissetmeye hiçbir gerekçe yoktur.
İyi günler
Petra
kekemeleri kaba hatlarıyla iki gruba ayırmak mümkündür. (Bunu 'Kekemeler için öneriler' kitabının son bölümlerinde de bir daha ayrıntılı okuyabilirsiniz.)
- Kekemeliği az olan ve bunu çoğu zaman gizli semptom sergileyerek başarıyla saklayabilen kekemeler (kolaylık olsun diye buna A tipi kekeme diyelim)
- Kekemeliği belirgin olan ve o yüzden hiçbir şekilde bunu gizleyemeyen B tipi kekeme. B tipi bir kekemenin zaten iki seçeneği vardır: ya konuşur kendini ele verir ya da susar ve insanlardan kaçar.
Bu yazımla özelikle A tipi kekemeler üzerinde durmak istiyorum çünkü az ve hatta çok az kekeledikleri halde en mutsuz kekemeler onlardır. Ama aynı zamanda en basit yöntemlerle en fazla ilerlemeyi başarabilenler yine onlar...
A tipi kekemeler çoğu zaman düzgün ve normal konuşur. Kekemelik içinde saatli bir bomba gibi saklıdır. Ne zaman patlayacağını önceden kestiremez. Kekeme olduğunu dile getirmez, çevresi de 'sen kekeliyorsun' deyince kendini yenilgiye uğramış gibi hisseder.
Tersine kekemeliğini zaman zaman dile getirince çevresi kendisini 'yok be, sen kekeme değilsin' diye teselli etmeye çalışır. Burada dış görünümü ile yaşadığı gerçek arasında bir çelişki oluşur. Kekeme olduğunu bilir ama bunu bir türlü kabullenmek istemez. Kabullenmeye yeltenirse de çevresi 'sen kekeme değilsin' der.
İki şeyin arasında bocalayıp durur.
Ondan sonra yine bir an patlak verir ve istediği kelimeyi bir türlü çıkartamaz. B tipi kekemeler gibi deneyimli olmadığı için tüm duygular aynı anda üzerine gelir: korku, utanç, kalp çarpıntısı...
Düşünür düşünür nerede patlak verdiğini anlamaya çalışır. Derste okurken... Ekmek alırken... Sokakta birine yol sorarken... Anne babası bile çocuğun kekemeliğini ciddiye almaz çünkü evde gayet güzel konuşur. Kekemeliğini gizler. 'Şey' deyip durur. 'Bayramın mübarek olsun' - diyemeyeceğini anlar, 'iyi bayramlar' der. Babası ise 'Yok be oğlum, sen hele Ahmed'e bak, onunki tam kekemelik sen ise ara sıra bir kelimeye takılıyorsun. Seninki heyecandan olsa gerek' der.
Her türlü izahat kendisine rahatlık verir yeter ki kekemelik olmasın. Ve kendisi de bu mazeretleri kullanmaya başlar. 'Kelimeyi unuttum', 'konsantre olamadım'. Herşey iyi de kekemelik olmasın. Çünkü kendisinde oluşan algıya göre kekemelik adam öldürmekten daha da kötü olan bir suçtur.
Konuşurken aksaklıkların olduğunun farkında ama çevresinin bunu kekemelik olarak algılamadığının bilincinde olduğu için maskesini düşürmek istemez. 'Madem millet beni kekeme olarak görmez, ben de olmadığımı ispatlayayım!' der. Ve bir an yine kötü takılır. 'Ankara' diyecek, 'I - ı - ı - ı' deyip durur. 'Şey ı... Şey ı...' Ankara çıkmıyor ağzından. Ama hani kekeme değil ya.... Değilse nedir ya? Değilse neden 'Ankara' çıkmıyor ağzından? Bu tür anlarda ister ki dünya yarılsın kendisi de açılan deliğe girsin bir daha görünmesin. Ama dünya yarılmıyor, çevresindeki insanlar onun yerine 'Ankara' kelimesini tamamlıyor kendisi de o anda hem onlara sarılmak ister, hem de nefret eder. Neden bunlar söyleyebilir de ben niye söyleyemiyorum diye. Ve neden bir an sonra bütün bu büyü biter de 100 defa 1000 defa Ankara söyleyebilirim diye.
Kekemelik bir damokles kılıcı gibi üzerinde sallanıp durur. Her zaman olsa alışabilir belki. Ama bu şekilde alışamaz. Bir topluluğun içinde normal konuşan gibi başka bir toplulukta kekeme gibi görünür.
A tipi kekemeler daha çok içine kapanan, görünmeyen kekemelerdir. Konuşmaları görünüşte güzel ama içlerindeki mücadaleyi iyi terapistlerden başka hiç kimse anlayamaz.
Peki bunun çözümü nedir?
Bunun çözümü B tipi kekemelere göre çok daha kolay, sadece cesaret ister çünkü: Zihinde devrim yapmalısın!
- Kekemeliğini kabullen ve dile getir!
- Gizli semptomlarını açık semptomlara çevir!
- Millet 'sen kekeme değilsin' veya 'seninki kekemelik değil' dese bile aldırma, kekeme olduğun konusunda diret!
A tipi bir kekeme olarak zaman zaman kendin bile 'ben bugün hiçbir şey yapmadan kekelemedim' diye düşünerek kendini kekeme değilim diye avutursun. Semptom göstermeyince bunun kekemelik olmadığını düşünürsün.
Bunu bilincine çıkarıp aynanın karşısına çıkarak 'ben kekemeyim' diyeceksin. Çevrendeki insanlara 'kekeme olduğumu biliyor muydun?' diyeceksin. 'Yok ya, seninki kekemelik değil ki? Filan kişiyi tanıyor musun? Esas kekeme odur!' deyince karşı çıkacaksın. Hafif bir kekemeliğin, söyleyeceğin kelime yerine şey şey demenin de kekemelik olduğunu anlatacaksın.
Gizli semptomlar nasıl açık semptomlara çevrilir?
En zor olanı budur. Bugüne kadar aman aman kekemelik semptomu olmasın da ne olursa olsun diye konuşmadaki en ufak bir aksaklıkta keser herhangi bir yöntem kullanırdın. Ya nefes alıp yeniden dener, ya da şey şey gibi erteleyici kelimeler kullanırdın, ya da başka bir kelime seçerdin.
Bundan sonra 'haydi bakalım işi akışına bıraksam acaba ne olur' diye durmayacaksın. Bu mümkün değilse önce kendi kendine, sonra tanımadığın insanlara karşı ve en sonunda tanıdığın insanlara karşı gönüllü kekemeliği devreye sokacaksın.
Bunu yapınca zaten kimse artık 'sen kekeme değilsin' demez. 'Tamam tamam, şimdi kekeme olduğunu fark ettim' derler.
Ve bunun sana nasıl bir rahatlık getireceğini o zaman anlayacaksın.
A tipi kekemelerin genellikle en büyük sorunları kekemeliğe karşı çok fazla duyarlılaşmış olmaları. İyi bir duyarsızlaştırma çalışması sonucunda bütün negatif düşünceler, korku ve endişeler sıfırlanır.
O zaman daha önce seni yere yıkan ağır bloklar da artık kendiliğinden kaybolur ve geriye kalan ufak tefek takılmalara tolerans tanıyabilirsin. Çünkü kekemesin. Bunu sana inanmayan veya bu işi küçümsemeye çalışan herkese karşı savunabilirsin.
Çünkü kekemelik suç değildir. Kekemelik senin insan olarak değerini hiçbir şekilde azaltmaz.
Kekemeler ABD'de yapılan bir çalışmaya göre zeka testlerinde normal konuşanlardan 14 puan daha zeki çıkmışlar.
Öyleyse kendini ezik hissetmeye hiçbir gerekçe yoktur.
İyi günler
Petra
#kekelemek #kekemelik #vanriper