Dün başımdan geçen bir olay bana kekemeliğimi hatırlattı ve o yüzden bu makaleyi yazmaya karar verdim.
Geçen hafta ben yokken titiz kızım gidip arabamı yıkatmış, pırıl pırıl bir halde kapının önüne bırakmış. Evden çıkıp arabama binmek istediğimde motor kapağının üzerinde komuşumuzun kedisinin pati izlerini gördüm. Yüzümü bir gülümseme sardı, tatlı kediciği düşünerek 'vay seni gidi pis Sammy, yakaladım seni!' diye aklımdan geçti. Sonra duraksadım. Ya kedi düşmanı biri olsaydım ne yapardım. Herhalde kıyameti koparır, belki komuşumla mahkemelik olurdum.
Peki aradaki fark ne? Durum aynı. Gerçek şu: tertemiz arabanın motor kapağında pati izleri. Aradaki tek fark algı ve zihniyet.
Birinde kabul edici ve hoşgörülü bir yaklaşım, diğerinde reddedici ve hor görülü bir tutum.
Kekemeliğimde de geçmişte yaşadığım değişim buna benziyor.
Çocukluğumda kekemeliğime karşı reddedici ve hor görülü bir tutumum vardı. Neredeyse şöyle bir düşünceye sahiptim: bu beden benimdir senin burada ne işin var? İkimiz bu bedeni paylaşamayız birimiz bunu terk etmeli!
Hatta kekemelik çoğu kez beni iyice teslim aldığı için onu benden güçlü görüyor ve o yüzden korkuyordum! Uzun süre bu düşüncenin sadece bana ait olduğunu düşünüyordum meğer çok yanılmışım. Bu kadar kekemeyle bire bir konuştuktan sonra hepsinin hemen hemen aynı algıya sahip olduğunu fark ettim. Bu bile insanı mutlu ediyor, yalnız olmadığını hissettiriyor.
Daha sonra zihnimde bir değişim yaşadım. Buna da başka bir kekeme sebep oldu. Kekemeliğiyle öylesine barışıktı ki hiç bir yerde hiç kimseye karşı onu gizleme ihtiyacı duymuyordu.
Korkularımı atmaya karar verince bunun hangi sonuçlara yol açacağını bilmiyordum. Doğrusu kekemelik hakkında yaşadıklarım dışında hiçbir şey bilmiyordum. Sadece korkmamaya ve kekemeliğimi gizlemekten vazgeçmeye karar verdim. Evet KARAR verdim. Bu kendimin kendimle aldığı bir karar idi. Ve bu karar hala geçerlidir.
Ta ortaokul zamanında bir kere şöyle bir şey düşündüğümü hatırlıyorum. Yabancı dil meraklısıydım ve kendime acıyordum: 'Bu kadar yetenek hep boşuna' diyordum. 'Keşke bu kekemelik olmasa. Keşke biri bana sihirli bir formül gösterse de bu kekemelik yok olsa...'
Kekemeliği yenmenin onu kabul etmekten, onunla boğuşmak yerine barışmaktan geçtiğini bilmiyordum. Çok büyük bir tesadüfle bu formülü buldum. Ve hala o sihirli formülü bulan arkadaşa minettarım. Onunla karşılaşmasaydım hayatımın bu kadar başarılı geçeceğini sanmıyorum.
Artık kabul edici ve hoşgörülü bir tutuma sahibim. Bu kekemeliğim için ve komşumun kedisi için de geçerlidir. Doğru yol da buymuş. Kabul etmek kekemeliğe teslim olmak anlamına gelmiyor. Kabul etmek kekemelikle sulh yapmanın, onu kontrol altına almanın başlangıcıdır. Çünkü kekemelik belli bir yaştan sonra şu veya bu şekilde kalıcıdır. Ama onu büyük oranda kontrol edebilmek bizim elimizdedir.
Size iyi pazarlar dilerim
Petra
Geçen hafta ben yokken titiz kızım gidip arabamı yıkatmış, pırıl pırıl bir halde kapının önüne bırakmış. Evden çıkıp arabama binmek istediğimde motor kapağının üzerinde komuşumuzun kedisinin pati izlerini gördüm. Yüzümü bir gülümseme sardı, tatlı kediciği düşünerek 'vay seni gidi pis Sammy, yakaladım seni!' diye aklımdan geçti. Sonra duraksadım. Ya kedi düşmanı biri olsaydım ne yapardım. Herhalde kıyameti koparır, belki komuşumla mahkemelik olurdum.
Peki aradaki fark ne? Durum aynı. Gerçek şu: tertemiz arabanın motor kapağında pati izleri. Aradaki tek fark algı ve zihniyet.
Birinde kabul edici ve hoşgörülü bir yaklaşım, diğerinde reddedici ve hor görülü bir tutum.
Kekemeliğimde de geçmişte yaşadığım değişim buna benziyor.
Çocukluğumda kekemeliğime karşı reddedici ve hor görülü bir tutumum vardı. Neredeyse şöyle bir düşünceye sahiptim: bu beden benimdir senin burada ne işin var? İkimiz bu bedeni paylaşamayız birimiz bunu terk etmeli!
Hatta kekemelik çoğu kez beni iyice teslim aldığı için onu benden güçlü görüyor ve o yüzden korkuyordum! Uzun süre bu düşüncenin sadece bana ait olduğunu düşünüyordum meğer çok yanılmışım. Bu kadar kekemeyle bire bir konuştuktan sonra hepsinin hemen hemen aynı algıya sahip olduğunu fark ettim. Bu bile insanı mutlu ediyor, yalnız olmadığını hissettiriyor.
Daha sonra zihnimde bir değişim yaşadım. Buna da başka bir kekeme sebep oldu. Kekemeliğiyle öylesine barışıktı ki hiç bir yerde hiç kimseye karşı onu gizleme ihtiyacı duymuyordu.
Korkularımı atmaya karar verince bunun hangi sonuçlara yol açacağını bilmiyordum. Doğrusu kekemelik hakkında yaşadıklarım dışında hiçbir şey bilmiyordum. Sadece korkmamaya ve kekemeliğimi gizlemekten vazgeçmeye karar verdim. Evet KARAR verdim. Bu kendimin kendimle aldığı bir karar idi. Ve bu karar hala geçerlidir.
Ta ortaokul zamanında bir kere şöyle bir şey düşündüğümü hatırlıyorum. Yabancı dil meraklısıydım ve kendime acıyordum: 'Bu kadar yetenek hep boşuna' diyordum. 'Keşke bu kekemelik olmasa. Keşke biri bana sihirli bir formül gösterse de bu kekemelik yok olsa...'
Kekemeliği yenmenin onu kabul etmekten, onunla boğuşmak yerine barışmaktan geçtiğini bilmiyordum. Çok büyük bir tesadüfle bu formülü buldum. Ve hala o sihirli formülü bulan arkadaşa minettarım. Onunla karşılaşmasaydım hayatımın bu kadar başarılı geçeceğini sanmıyorum.
Artık kabul edici ve hoşgörülü bir tutuma sahibim. Bu kekemeliğim için ve komşumun kedisi için de geçerlidir. Doğru yol da buymuş. Kabul etmek kekemeliğe teslim olmak anlamına gelmiyor. Kabul etmek kekemelikle sulh yapmanın, onu kontrol altına almanın başlangıcıdır. Çünkü kekemelik belli bir yaştan sonra şu veya bu şekilde kalıcıdır. Ama onu büyük oranda kontrol edebilmek bizim elimizdedir.
Size iyi pazarlar dilerim
Petra
#kekelemek #kekemelik #vanriper