Yorumunuz için teşekkürler.
Kekemelik için kesin çözüm var mı? Van Riper modeli
|
Bence bir çözüm olmalıysa bu şartları sağlamalı:
1. Tamamen doğal ve konuşma doğallığını bozan teknikler olmadan konuşmalıyım. 2. Sosyal ortamlarda diğer insanlar gibi kendimi sakin hissetmeliyim. 3. Düşük ve orta stres seviyesinde tamamen doğal şekilde akıcı, yüksek stres seviyesinde doğallığı bozmayan bir yöntem ile anlık olarak takılmaları önlemeliyim.%3 tekleme kabul edilebilir. 4. Yüksek strese sebep olan duyguları zamanla silebilmeliyim. 5. Takıldığım yerlerdeki sebepleri tespit edip uygun alıştırma ile düzeltebilmeliyim. Bu bakımdan benim için; -terapistlerin sunduğu teknik ile konuşma, -Bilerek takılarak sadece kekeleme korkusunu azaltma, diğer travmalara hiç dokunmama, -Sürekli takıldığım harfleri düzeltmek için hiçbir öneri verememe bahsetmiş olduğum çözüme götüremez. Terapistler zaten bunun farkında, o yüzden çözüm yok diyorlar. (10/10/2019, 09:03)Tommiks yazdı: Bence bir çözüm olmalıysa bu şartları sağlamalı:Bu durum maalesef kekemelerin büyük çoğunluğunda mümkün değildir. McGuire çok iyi sonuçlar verir (Cem Dik ile yaptığımız hangoutsu izle) ama doğal konuşmayı vadeden çoğu yöntemde geçici bir düzelmeden sonra relaps sorunu vardır Alıntı:2. Sosyal ortamlarda diğer insanlar gibi kendimi sakin hissetmeliyim. Bu sonuç duyarsızlaştırma ile kısa sürede mümkündür ve terapilerin odak noktasıdır. Alıntı:3. Düşük ve orta stres seviyesinde tamamen doğal şekilde akıcı, yüksek stres seviyesinde Bunu McGuire veya Van Riper terapisiyle başaran onlarca kişi tanıyorum Alıntı:4. Yüksek strese sebep olan duyguları zamanla silebilmeliyim. Bunları stres yaratan durumlarla yüzleşerek duyarsızlaştırma çerçevesinde başarabilirsin Alıntı:5. Takıldığım yerlerdeki sebepleri tespit edip uygun alıştırma ile düzeltebilmeliyim.Takıldığın yerlerdeki sebebi muhtemelen hiçbir zaman tam tespit edemeyeceksin. Stres ve korku atıldıktan sonra ham / orijin kekemeliğinle karşı karşıyasın. Önsezi (antisipasyon) sayesinde nereye takılacağını sezip daha takılmadan bildiğin bir yöntem uygulayabilirsin. Bu yöntem pull-out veya durup yeniden nefes almak olabilir. Kimse bunun yöntem olduğunu farketmez, bir sen bilirsin. Alıntı:Bu bakımdan benim için;Diğer travmalar dediğin kekemelik korkusuna sebep olan tecrübeler. Bir seminerde eğitmenimiz kekemelerin %65'inde anksiyete bozukluğu olduğunu söyledi. (Almanya için tespit edilen bir rakam). Fakat bu anksiyete sebepsiz değil, kekemelik bağlamında yaşanan onur kırıcı muameleler, alaylar vs. bunun sebebidir. Bizdeki terapilerde her terapistin sunduğu ve özellikle de yoğunlaştırılmış grup terapilerinde sunulan duyarsızlaştırma çalışmaları bunları tamamen yok edebilir. Eğer bir kişinin ek bir desteğe ihtiyacı olursa psikoloğa yönlendirirler, onların daha başka yöntemleri de vardır. Sonuçta bu işi ciddiye alan kekemeler her ortamda rahat ve korkmadan konuşup blok anında teknik kullanabilirler. Alıntı:-Sürekli takıldığım harfleri düzeltmek için hiçbir öneri verememe Takıldığın harfleri tek başınayken düzgün telaffuz edebiliyorsan harflerde sıkıntı yoktur. Blok anında ne yapacağını terapi bağlamında öğrenirsin. Blok harfe bağlı değil, harf değişebilir, eskiden ünlülere takılırdım, bugün M, R, N en çok takıldığım harflerdir. Ama korkmadığım için önemli ortamlarda da çoğu zaman sadece konuşma hızını yavaşlatarak atlatabilirim. Alıntı:Terapistler zaten bunun farkında, o yüzden çözüm yok diyorlar. Terapistlere 'düşman' gözüyle baktığın belli. Neden böyle bilemiyorum. Muhtemelen yanlış bir yönlendirme sonucu veya katıldığın '15 günde son' kurslarından dolayı öyledir. Benim terapistlere, özellikle de kekeme olan terapistlerimize saygım sonsuz. Onlar kekemelere nasıl davranacaklarını çok iyi bilirler, onur kırıcı hareketlerde bulunmazlar, 'az çalıştın' 'benim dediğimi yapsaydın kurtulurdun' gibi laflar asla söylemezler. 'Güzel konuşma' gibi konuşmayı estetikleştiren kavramlar yerine 'akıcı' gibi laflar kullanırlar ve çok empatililer. Herhalde senin rastladığın terapistler gerçek terapistler değildir, ne diyeyim. Terapistler kesin bir çözüm bilselerdi önce kendileri uygularlardı. Onları bu çalışmaları yapmaya teşvik eden ana sebep kendi dertlerine derman bulmak zaten. İkinci sebep de stabil bir akıcılığı elde ettikten sonra kendi kazanımlarını derttaşlarına öğretmek. Almanya'daki terapistler zaten çok düşük bir maaş alıyorlar, bir anaokulu öğretmeni kadar... Neyse, senin başka çözüm önerilerin varsa buyur, kalıcı bir düzelme elde edersen bizi bilgilendir, video at, merakla bekleriz! Başarılar dilerim!
#kekelemek #kekemelik #vanriper
Cevaplar için teşekkürler Petra Hanım.
1 ve 3 numaraya verdiğiniz cevaplar birbiriyle çelişiyor. Doğal konuşma için birinde mümkün değil, birinde yapanlar var demişsiniz. Kişiye bağlı olmakla beraber duygusal travmaların konuşma ile ilgili olanlarının tamamının bilerek kekeleme ile geçebileceğine inanmıyorum.Bir konuda bahsettiğim gibi ben geçmişte hep kaybetme korkusu yaşadım, kekelemek umurumda değildi, yeter ki keyfim yerinde olsun.Buna rağmen keyfim yerindeyken de kekelerdim. Duyguları keskin çizgilerle kekemelik ile ilgili veya değil şeklinde ayırdedilebileceğini sanmıyorum. Takıldığım harfleri bulup tekerleme ve kalem ile çalışınca stres altında da olumlu etkisini gördüm.Ayrıca derin nefes ve airflow ile başlamak her harfe yardımcı. B m p y l d n t r. Çene açıklığında eksiklik için kalem ve mandalla okuma Sesli harfler, nefes hızı, keep it costal K g , nefes hızı. ,keep it costal S ş f h, nefes hızı, keep it costal çalışmaları ile rahatlıyor. Terapist antipatim yok.Bir gençten duydum.Dilkom terapisti ona 10 da 3 ten daha fazla iyileşme olmayacağını söylemiş.Genç 1 hafta costal ve youtube dan emdr videoları ile duygu temizliği sonrası ilk defa girdiği bir ortamda 10 da 1 takılmış. Yorumu size bırakıyorum. Duygu temizliği ile kaygıların azaltılıp akıcılığa etki edeceğini bilmeden hayat karartıcı bir ifade ile 10 da 3 ten iyisi olmaz demek tam bir facia. Bu aynı yaşama şansı olan bir hastaya öleceksin demekle aynı. Maalesef dilkom terapistinin eğitim programında duygu temizliği olmayınca durumu sadece kekeleme ve bağlantılı korkular ve tekniklerden ibaret sanıyorlar. Oysa hafif durumlarda emdr, eft, hipnoz ile çok büyük gelişme elde edenler var ve bu yöntemleri Dilkom terapisti bilmeden 10 da 3 ten iyi olamazsın diyebiliyor.
Karakter sorunu çıkmış yeni fark ettim.Yazının tam olmasa da düzeltilmiş hali aşağıdadır.
Kekemelik ve Çözüm Yolları Merhaba arkadaşlar, Kekemelik için kesin bir çözüm var mı? Bu, her kekeme bireyin sıkça sorduğu ve yanıt aradığı bir sorudur. Kabul etmek gerekir ki bu sorunun basit bir cevabı yoktur. Öncelikle şu soruyu sormak gerekir: Çözümden kastınız nedir? Eğer çözümden kastınız kekemeliğin yani konuşmayı engelleyen blokların, takılmaların tamamen ortadan kalkması ve bir daha geri dönmemesi ise, yetişkin bir birey için maalesef büyük oranda hayır demek gerekir. Yani belirli bir yaştan sonra kekemeliğin kendiliğinden veya terapi ile tamamen geçmesi, bazı nadir istisnalar dışında mümkün değildir. Ancak bu istisnalara bel bağlamak gerçekçi olmaz ve kimseyi yanıltmamak adına bu gerçeği kabul etmek önemlidir. Ancak bu tespitten sonra umutsuzluğa kapılmak için de hiçbir neden yok. Eğer çözümden kastınız, kekemeliğin bireyin sosyal hayatını en az düzeyde etkilemesi ve neredeyse akıcı konuşan biri gibi görünmesi ise, o zaman evet, kesin bir çözüm mümkündür. Kekemelikte Çözüm Yolları Kekemelikte tek bir çözüm yoktur. Değişik yöntemler mevcuttur ve her bireyin kendisine uygun olanı bulması gerekir. Bireysel çözümler aranırken aşağıdaki hususlar önemlidir: Çözüm tepside sunulmaz, emek gerektirir: Eğer bir yöntem kolay bir çözüm vaat ediyorsa dikkatli olun. Kararlılık ve çaba gerektirir: Gerçekten değişmek istiyor musunuz? Bu soruya dürüst bir yanıt vermeniz önemlidir. Kekemelik Tedavisinde Ana Yaklaşımlar Batı dünyasında kekemelik terapilerinin 100 yılı aşkın bir geçmişi vardır. Denenmemiş bir yol veya yöntem neredeyse kalmamıştır. Bugüne kadar en başarılı olduğu bilinen iki ana yöntem öne çıkmaktadır: Akıcılığı Şekillendirme (Fluency Shaping) Kaçınmama ve Modifikasyon (Non-Avoidance Therapy) Non-Avoidance (Kaçınmama) Terapisi Bu yöntemin öncüsü Charles Van Riper’dır. Van Riper, gençliğinde ağır kekemelik yaşamış ve bu durumdan büyük ölçüde rahatsız olmuştur. Hatta bir dönem iletişimden tamamen uzaklaşmak istemiştir. Ancak sonrasında, geliştirdiği yöntemle kendisine ve başkalarına yardımcı olmayı başarmıştır. Bu terapinin temelinde kekemelikle mücadele etmek yerine, kekemeliği kabullenme ve yönetme fikri vardır. Terapi, dört ana aşamadan oluşur: 1. Tanıma Bu aşamada birey, kendi kekemelik semptomlarını tanır ve onları bilinçli olarak fark etmeyi öğrenir. Burada amaç, hangi davranışların alışkanlık haline geldiğini ve hangilerinin doğal bir durum olduğunu belirlemektir. Birey kendisine şu soruları sorar: Ne yapıyorum? Bu davranış bana ne kazandırıyor? Amaç, kekemelik sırasında yaşanan blokların ya da takılmaların ne tür bir tepkiye yol açtığını ve nasıl yönetilebileceğini anlamaktır. 2. Duyarsızlaştırma Birçok kekeme birey, yaşadığı kötü deneyimlerden dolayı kekemelik konusunda aşırı hassas hale gelmiştir. Bu aşamada amaç, bireyin yaşadığı olumsuz duygulardan kurtulmasıdır. Kekemeliğin doğasında var olan utanç, korku ve endişe gibi duyguların etkisini azaltmak için birey, kontrollü bir şekilde kekemeliğini sergilemeyi öğrenir. Örneğin: İnsanlarla konuşurken bilinçli olarak kekelemek, Toplu taşıma araçlarında sorular sormak, Satın alma sırasında gönüllü olarak kekelemek. Bu tür uygulamalar sayesinde birey, kekemeliğin toplum tarafından düşündüğü kadar büyük bir sorun olmadığını fark eder. 3. Modifikasyon Bu aşamada kişi, kekemelik davranışlarını bilinçli bir şekilde değiştirir. Amaç, daha az dikkat çeken, daha kontrollü bir şekilde kekelemektir. Kekemelikten tamamen kaçınmak yerine, onunla barışık bir şekilde konuşmayı öğrenir. Örneğin: Bloklara takıldığında sesini tamamen kesmek, Söylemek istediği kelimeyi önce dudak hareketleriyle sessizce tekrar etmek, ardından sesli şekilde söylemek. Bu süreçte bireyin kendini serbest bırakması ve kontrollü olarak konuşması önemlidir. 4. Stabilizasyon (Sabitleme) Bu aşama, öğrenilen tekniklerin alışkanlık haline getirilmesi aşamasıdır. Kişi, günlük hayatında öğrendiği yöntemleri uygulamaya devam eder ve bunları otomatik hale getirir. Sürekli pratik yaparak bu yeni konuşma şekli kalıcı hale gelir. Bu aşamada hedef, bireyin kekemelikten kaynaklanan korkularını tamamen yenmesi ve stres altında bile öğrendiği yöntemleri kullanabilmesidir. Van Riper’ın dediği gibi: “Sana düzgün konuşmayı öğretmeme gerek yok çünkü zaten nasıl konuşulacağını biliyorsun. Sana öğreteceğim şey, daha az dikkat çeken bir şekilde kekelemek.” Neden Kaçınmama? Van Riper’ın terapisi, kekemeliğin suyun altındaki kısmını hedefler. Çünkü kaçınma davranışları, kekemeliğin görünenden çok daha büyük bir kısmını oluşturur. Bu davranışlar şunlardır: Kekemelikten kaçınmak için geliştirilen tikler ve başka davranışlar, Belirli kelimelerden kaçınmak için eş anlamlı kullanmak, Sosyal ortamlardan kaçınmak, Konuşmaktan tamamen kaçınmak. Bu davranışlar değiştirilmeden kekemelik kalıcı olarak iyileştirilemez. Kekeme bir birey konuşurken, konuşma sırasında bir engelle karşılaştığında anında sesini keser. Bu, bireyin tamamen kendi kontrolündedir. “Pantomim” denilen bir jest yaparak, içindeki gerilimi bilinçli bir şekilde azaltır. İki aşamada uygulanan bu teknikte, birey söyleyeceği kelimeyi önce sessizce, dudak hareketleriyle gerçekleştirir ve ardından kelimeyi yeniden, sesli bir şekilde açıkça söyler. Daha sonraki aşamada ise artık pantomime gerek kalmadan, sadece kelimenin tekrarını yapmak yeterli olur. Bu noktada, kişinin kendisini serbest bırakması ve gerekirse dudak hareketlerini bilinçli olarak yapması önemlidir. Genellikle takılma kelimenin başında oluştuğu için, kelimenin ilk harfini yumuşak ve kontrollü bir şekilde söylemek hedeflenir. Ancak temel amaç, artikülasyonu bilinçli bir şekilde yapmak ve hafif bir zemin gibi algılayarak konuşmayı daha akıcı hale getirmektir. Sonuç Van Riper terapisi, kekemeliğin tamamen ortadan kaldırılmasını değil, onunla barışık yaşamayı ve modifiye etmeyi hedefler. Kekemelik, tamamen yok edilmesi gereken bir düşman değil, kontrol edilmesi gereken bir durum olarak ele alınır. Terapiden geçen bireyler, zamanla kendi kendilerinin terapisti haline gelir ve konuşmalarını yönetme becerisi kazanırlar. Son olarak, kekemelik doğası gereği bazen artar, bazen azalır. Ancak bu durum, terapi görmüş bireyler için endişe kaynağı değildir. Çünkü ellerinde, bu durumu yönetebilecekleri etkili araçlar vardır. |
« Önceki Konu | Sonraki Konu »
|
Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi