Merhaba arkadaşlar,
Türkiye'de hala kimi sözüm ona uzmanlar kekemeliğin bir alışkanlık olduğunu iddia etmektedir ve birçok kekeme bu iddianın etkisinde kalmaktadır. (Başka ülkelerde özellikle kekemelik konusunda yoğun bilimsel araştırmalar yapan ülkelerden böyle bir iddia hiç duymadım)
Kekemeliğin neden bir alışkanlık olamadığı sorusuna geçmeden önce genel alışkanlık tanımlamasına bir göz atalım.
http://www.nkfu.com/aliskanlik-nedir-zararli-aliskanliklar-nelerdir/
Alışkanlık tanımlamasında kekemelik = alışkanlık varsayımını çürüten en çarpıcı ifade:
Bu ifadeye bakarsak kendimize ilk soracağımız soru şu olmamalı mı: Kekemelik hangi gereksinmeyi karşılıyor? Yani kekelemeye başlarken kazancım nedir?
Kekelemeye başlayan bir çocuk ilk gün itibariyle tepkilerle karşılaşıyor. İyi niyetli anne-babalar bile çocuğa 'sakin ol' 'önce düşün sonra konuş' gibi tepkiler göstererek çocuğa normal konuşmadığını, birşeylerin yanlış yürüdüğünü gözler önüne sermiş oluyor. Yani hiç bir kazancı yoktur sadece eleştirilme, aşağılanma gibi negatif sonuçlar oluşur.
Başka alışkanlıklara odaklanalım. En yaygın alışkanlıklar tırnak yemek/kemirmek veya sigara alışkanlığı.
Bu alışkanlıkları 'bir gereksinmeyi karşılama' iddiası ışığında değerlendirirsek cevabı kesin: tırnak yemek dahi insana stres atma gibi ikincil bir kazanç veriyor, sigara biraz daha karmaşık çünkü bir alışkanlıktan ziyade bir bağımlılık oluşuyor. Ama başlangıçta hep aynı durum mevcut: bir çocuk artık BÜYÜK olduğunu göstermek için sigaraya başlıyor, sonra da bağımlılık oluşuyor. Bırakmak isterken de bedensel bağımlılığın yanı sıra psikolojik etmenler önemli bir rol oynuyor çünkü en ufak bir streste veya dertte sakinleşmek için, rahatlamak için yine sigaraya başvuruyor.
Kekemelikte böylesi kazançlar, avantajlar hiç yoktur. Olsa olsa çok sonraları örneğin okulda sözlülerden muaf tutulmak sırayla okumak zorunda olmamak gibi ikincil kazançlar söz konusu olabilir ama sanırım hepiniz gerçek anlamda böylesi avantajlar yerine akıcı konuşmayı yeğlerdiniz.
Şimdi de arkadaşların beyin fırtınası sırasında aklına gelen ifadeleri tek tek ele alalım:
Konuşamadığımız anda bastıra bastıra devam etmek yerine kesip bloğun geçmesini beklersek hiçbir kekeleme belirtisi olmayacak, sadece kelimeyi geç söylemiş oluruz. Konuşma mekanizmamızın otomatik gösterdiği reaksiyon aslında devam edemediğimiz yerden önceki harfin sürekli tekrarlaması, bu da dinleyicilerin tepkisine yol açtığı için birçoğumuz tekrarlama istemiyor ve zamanla blok geliştiriyor.
İkincil semptomlar (el ayak oynatmak, kaçınmak vs.) tamamen alışkanlıklardır ve tamamen sıfırlanabilir. Yani kekemeliğin alışkanlık payı büyüktür sadece kekemelik olgusunun kendisi alışkanlık değildir.
Haydı arkadaşlar, daha fazla yorum bekliyorum!
Selamlar
Petra
Türkiye'de hala kimi sözüm ona uzmanlar kekemeliğin bir alışkanlık olduğunu iddia etmektedir ve birçok kekeme bu iddianın etkisinde kalmaktadır. (Başka ülkelerde özellikle kekemelik konusunda yoğun bilimsel araştırmalar yapan ülkelerden böyle bir iddia hiç duymadım)
Kekemeliğin neden bir alışkanlık olamadığı sorusuna geçmeden önce genel alışkanlık tanımlamasına bir göz atalım.
http://www.nkfu.com/aliskanlik-nedir-zararli-aliskanliklar-nelerdir/
Alışkanlık tanımlamasında kekemelik = alışkanlık varsayımını çürüten en çarpıcı ifade:
Alıntı:Bir davranışın alışkanlık durumuna gelmesi için hem sürekli yinelenmesi hem de bir gereksinmeyi karşılaması gerekir.
Bu ifadeye bakarsak kendimize ilk soracağımız soru şu olmamalı mı: Kekemelik hangi gereksinmeyi karşılıyor? Yani kekelemeye başlarken kazancım nedir?
Kekelemeye başlayan bir çocuk ilk gün itibariyle tepkilerle karşılaşıyor. İyi niyetli anne-babalar bile çocuğa 'sakin ol' 'önce düşün sonra konuş' gibi tepkiler göstererek çocuğa normal konuşmadığını, birşeylerin yanlış yürüdüğünü gözler önüne sermiş oluyor. Yani hiç bir kazancı yoktur sadece eleştirilme, aşağılanma gibi negatif sonuçlar oluşur.
Başka alışkanlıklara odaklanalım. En yaygın alışkanlıklar tırnak yemek/kemirmek veya sigara alışkanlığı.
Bu alışkanlıkları 'bir gereksinmeyi karşılama' iddiası ışığında değerlendirirsek cevabı kesin: tırnak yemek dahi insana stres atma gibi ikincil bir kazanç veriyor, sigara biraz daha karmaşık çünkü bir alışkanlıktan ziyade bir bağımlılık oluşuyor. Ama başlangıçta hep aynı durum mevcut: bir çocuk artık BÜYÜK olduğunu göstermek için sigaraya başlıyor, sonra da bağımlılık oluşuyor. Bırakmak isterken de bedensel bağımlılığın yanı sıra psikolojik etmenler önemli bir rol oynuyor çünkü en ufak bir streste veya dertte sakinleşmek için, rahatlamak için yine sigaraya başvuruyor.
Kekemelikte böylesi kazançlar, avantajlar hiç yoktur. Olsa olsa çok sonraları örneğin okulda sözlülerden muaf tutulmak sırayla okumak zorunda olmamak gibi ikincil kazançlar söz konusu olabilir ama sanırım hepiniz gerçek anlamda böylesi avantajlar yerine akıcı konuşmayı yeğlerdiniz.
Şimdi de arkadaşların beyin fırtınası sırasında aklına gelen ifadeleri tek tek ele alalım:
Alıntı:Durmuş: Kekemelik, kişiden kişiye ortamdan ortama o anki kafandaki ruh haliyle kaygı korku endişeye göre değişkenlik gösterdiği için alışkanlık olamazBence tam bir açıklama değildir. Çünkü tırnakları da her zaman değil, belli ruh hallerinde kemirirsin ama yine de alışkanlıktır.
Alıntı:Ercan 1: Aliskanliklar her zaman olan davranışlar. Halbuki kekemelik ara sıra, durumlara ve haleti ruhiyeye göre surekli değişkenlik gosteren bir şey. Ama kekemelige eşlik eden aliskanliklar olarak ele alırsak sayacak çok şey var tabi.İfadenin ikinci kısmı esas önemli olan kısım. Çünkü kekemeliğin kendisi alışkanlık değildir ama gösterdiğimiz kekemelik semptomlarının türü tamamıyla alışkanlıktır. Aslında birincil semptomlar sadece konuşamamaya gösterdiğimiz reaksiyonlardır, kekemelikle boğuşurken sergilediğimiz bireysel çözümler ve o yüzden bunlar değiştirilmeye elverişlidir.
Konuşamadığımız anda bastıra bastıra devam etmek yerine kesip bloğun geçmesini beklersek hiçbir kekeleme belirtisi olmayacak, sadece kelimeyi geç söylemiş oluruz. Konuşma mekanizmamızın otomatik gösterdiği reaksiyon aslında devam edemediğimiz yerden önceki harfin sürekli tekrarlaması, bu da dinleyicilerin tepkisine yol açtığı için birçoğumuz tekrarlama istemiyor ve zamanla blok geliştiriyor.
İkincil semptomlar (el ayak oynatmak, kaçınmak vs.) tamamen alışkanlıklardır ve tamamen sıfırlanabilir. Yani kekemeliğin alışkanlık payı büyüktür sadece kekemelik olgusunun kendisi alışkanlık değildir.
Alıntı:Onur: Aklıma ilk gelen başlangıçta alışkanlık degil ama zamanla kötü bir alışkanlık haline donusuyor yada biz dönüştürüyoruzBu ifade çok yalın ve yeterince ayrıntılı değil. Hayir kekemelik başlangıçta konuşmaya başlayamamak veya devam edememektir. Bu olguya gösterdiğimiz tepkiler alışkanlıklardır. Bunların hepsini değiştirebiliriz sadece konuşmadaki akıcılık bozukluğunu ortadan kaldıramayız. Ama önemli ölçüde azaltabiliriz.
Alıntı:Mehmet: Alışkanlıklar bir kerede aniden bırakılabilir/bırakılabilirlik gibi bir özelliğe sahiptir. Ama insan Kekemeliğini bir kerede aniden bırakamıyor uzun süreli olarak. Bu yüzden alışkanlık değilBırakılması çok zor olan alışkanlıklar da vardır. Tırnak kemiren insanlar bile bazen ömür boyu belli ruh hallerinde hiç farkına varmadan ellerini ağzına sokuyorlar. Ama bu kekemelikle kıyaslanacak bir durum değildir. İyi bir terapiyle her türlü alışkanlığın bırakılabildiğinden eminim. Örneğin sigarasını çok seven bir arkadaşım KOAH tanısından sonra akupunktur desteğiyle bir hafta içinde sigarayı bıraktı.
Alıntı:Ercan 2: Şeye benzetiyorum sol ayağini kullanan futbolcu ne kadar az adam sağ ayagini kullanmak icin yillarca antrenman yapiyor ama yinede sol ayaği kadar iyi olmuyor bence bizimkiside boyle birşey terapi egzersiz yaparsak bile asla diger insanlar gibi akici konuşamayiz ama cok yaklaşabilirizÇünkü sağlak/solak olmak da insanın doğasında vardır. İnsan istediği için sağ veya sol elini seçmiyor beyni buna yatkın olduğu için sağlak veya solak oluyor. Ve solak oldukları halde sağ elle alıştırılan çocukların kekelemeye başladığı da kimi vakalarda gözlemlenmiştir. Ayrıca kekemeler arasında solak oranı normal konuşanlara göre daha yüksekmiş ama tam olarak kanıtlayamıyorum.
Alıntı:Ahmet: Kekemelik bir alışkanlık olsaydı kekeme olmayan biri belli bir zaman kekeleyip kekeme olurdu fakat kekeme olmayan biri 12 ay boyunca bilerek kekelesin yine kekeme olmaz bu konuda iddialiyim.Bu konuda haklısın da. Kekeme olmayan biri istediği kadar istemli kekemelik yapsın kekemelik kalıcılaşmaz. Ama bazı normal konuşanlarda kekemeliğe benzer alışkanlıklar izlenebilir. Örneğin kelime arayışında ya da konsantrasyonu dağıldığında e-e veya şey vs. diyeceğine son kullandıkları kelimeyi tekrarlıyorlar. Yani mesela: 'Ben - ben - ben seni hiç görmemiştim' gibi. Ama bu hiçbir zaman kekemeliğe dönüşmez çünkü onlardaki sorun ne söyleyeceğini bilmemek - karar verdikleri anda tak diye söyleyebilirler.
Alıntı:Mehmet: O zaman kekemeliği alışkanlık haline getirirdi. Fakat kelimeyi söylerken nasıl söyleyeceğim diye düşünmezdi yinede doğrumuyum. Ama şuda yok mu. Kekeme olmayan kekeleyerek konuşmayı alışkanlık haline getirirdi diyorsunuz. Bizler kekelemeden konuşmayı alışkanlık haline getirince kekelemeden konuşmaz mıyız. Yani tersini yaparak. Bizlerinde istediği bu değil mi zaten. Bu açıdan bakarsak kekemelik bir alışkanlık oluyorBunun mantığını tam yakalayamadım. Ama ters mesele doğru. Biz kekelemeden konuşmayı alışkanlık haline getiremeyiz çünkü kekemelik buna izin vermez. Ancak kekemeliğe fırsat vermeyen farklı bir konuşma tarzı alışkanlık haline getirilebiliriz o da genellikle çok yapay olduğu için günlük yaşamda işe yaramıyor.
Alıntı:Ahmet: Sen peltek taklidi yapa yapa peltek olmayacağın gibi kekemelikte alışkanlıkla olmaz abiŞaşı taklidini yapanın gözü de yamuk kalmadığı gibi. Eskiden annem hep derdi 'kızım gözünü şaşı yapma öyle kalır'. Hiç de kalmadı
Alıntı:Mücahit: Kekemelik alışkanlık değildir ama kekeme olmayan birisi bence kekelemeyi alışkanlık haline getirebilir. Çünkü alışkanlıklar istekli olarak başlar. Bir araştırmaya göre bir alışkanlığın gelişmesi için 3 hafta gibi bir süre gerekiyormuş. Sık tekrarla öğrendiğimiz her yeni beceri 3 hafta içinde alışkanlığa dönüşüyormuş. Bu süre içerisinde bir kişi her gün kekeleyerek bunu bir alışkanlık haline getirebilir ama beyin yapısında bir sorun olmadığı için bırakması çok daha kolay olur.Çok haklısın ama mantıksız olur. Bir insan niye hiç yoktan kekemeliği alışkanlık haline getirsin ki? Çünkü ilk andan itibaren tepkilerle karşılaşacağı bellidir. Ama yukarıda da belirttiğim gibi bazı insanlarda kekemeliğe benzer alışkanlıklar var (kelime tekrarlama gibi). Onlar bunu yaparken mutlaka bir amaçla bunu yapıyorlar veya en azından bir amaçla buna başlamışlar örneğin sözlerinin kesilmesini önlemek gibi. Sonra da alışkanlık haline gelmiş belki farkında bile değiller. (Bazı insanlar belli söylemleri alışkanlık haline getirdiği gibi 'efendime söyleyeyim' vs.) Bunu kendilerine açıkladığın zaman en kısa zamanda bu alışkanlığı bırakabilirler.
Haydı arkadaşlar, daha fazla yorum bekliyorum!
Selamlar
Petra
#kekelemek #kekemelik #vanriper